Son viraja girdik. 31 Mart'a birkaç gün kaldı. Yerel seçimler de gerilerde kalacak. Bu seçimlerden sonra normal koşullarda dört yıl seçim görmeyeceğiz. Siyasiler dört yıl boyunca seçmenlerin peşinden koşmayacak. Oylarını almak için türlü çeşitli vaatlerde bulunmayacak. Bundan sonraki süreçte yurttaş seçilenlerin peşinde koşacak. Türlü çeşitli konulardaki beklentilerinin gerçekleşmesi için Belediye Başkanlarının desteğini arayacak. Desteğini alabilirler mi bilinmez?
Belediye Başkan adayları kampanya boyunca çok uğraş verdiler, çaba harcadılar seçmenlere kendilerini beğendirmek için. Bu çerçevede çok da para harcadılar. Geçen yazımda, bazı yörelerde seçmenlere yardım adı altında paralar dağıtıldığına ilişkin duyumlara da değinmiştim. Bir dostum yazmış: 'Buralarda da çok paralar konuşuluyor. Gerek büyükşehir gerek ilçelerde dağıtıldığı söylenen paralar bir aile için servet değerinde. Paraları alanları ise ayrı bir başlık altında konuşmak gerek. Çünkü bütün partilerden, bütün adaylardan para alarak kendilerine vaatte bulunan insanlar. Ne açıdan bakarsak bakalım bu sistem masaya yatırılmalı.'
Dostum Belediye Başkan adaylarının kampanya süresince harcadıkları para ile seçildiklerine alabilecekler maaşların analizi de yaparak, alacakları maaşın, seçim kampanyası boyunca   harcamalarının çok çok altında olduğunu yazmış ve 'bu az maaşa değer mi bunca külfet, sıkıntı, zorluk?' diye sormuş. 'Yurttaşa hizmet aşkı için katlanılıyor bunca külfete, sıkıntıya' diye yanıt verdim dostuma. 'Böyle bir aşk hiç görmedim' diye cevap verdi.
Gerçekten de önemli bir soru. Bir insan neden siyasete atılır. Onca zorluklarını ve maddi külfetini bile bile. Siyasi partilere yasa gereği hazineden finansman desteği sağlanıyor. Ancak yerel seçimlerde yerel belediyeler bu finansman desteğinden ne ölçüde yararlanır bilmiyorum. Adaylar sanırım büyük ölçüde öz kaynakları ve dostlarının maddi katkılarıyla, bağışlarıyla vs. kampanyayı sürdürüyorlar.
Neden onca maddi külfete adaylar katlanıyor sorusuna bir dostum da şu yanıtı veriyor: 'Harcamaların karşılığı rantın çok büyük olmasından kaynaklı' Bence de bu çok önemli bir faktör. Özellikle Antalya ve ilçeleri gibi rantseveri, yağma severi bol yörelerde. Rantçıların, yağma severlerin iştahını kabartan, beklentilerini yükselten yörelerde.
Öte yandan yerel seçimlerde, sadece Belediye Başkan adayları yarışmıyor. Yerel meclisler için de adaylık yarışı var. Muhtarlıklar için yarış var. O kadar çok aday var ki, insan kime oy vereceğini bilmiyor. Bu adaylardan birine geçende bir soru yönelttim. Siyasetçide bulunması gereken nitelikleri, çiçeği burnunda siyasetçi Kemer’in Arslanbucak Mahallesine muhtar adayı Serkan Zengin'e sordum:" Siyasetçi hizmet etmeyi sevecek. Sevdiği işi yapacak. Bulunduğu bölgeye hizmet için elinden gelen her şeyi yapacak. İnsan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri" diye cevap verdi. Sevdiği işi yapabilmek, yurttaşa, yaşadığı yöreye hizmet etmeyi sevmek önemli tabii. Siyasetçinin de öncelikli hedefi bu olmalı.S iyasetin rantını toplamak değil.
31 Mart son viraj. Bu virajda seçmene büyük sorumluluk düşüyor. Bu seçimlerin sonuçları sadece yerel yönetimleri etkilemeyecek. Önümüzdeki süreçte iç politikadaki gelişmeleri de etkileyecek. Pek çok siyasi partinin geleceği bu seçimlerle etkilenecek. Bu itibarla seçmen tercihini yaparken iyi düşünmeli. Yöresine en iyi şekilde hizmet edecek, yöreye hizmet için büyük çaba harcayacak, yöreye eserler bırakacak bir adaya "evet" mührünü basmalı. Ayrıca, 'Evet' mührünün basılacağı aday yöreyi rant severlerden, yağma severlerden koruyacak güçte ve kararlılıkta olmalı. Seçmen, gelecek kuşaklar adına, çocukları, torunları adına bu noktaya çok çok dikkat etmeli.