Nihayet bugün Dünya Su Günüyle ilgili bir farkındalık daha yaratılmak istendi. Halkımızın tamamı olmasa bile ufacık öbekler halinde insanlar bir araya gelmeye çalıştı.

Bazı yetkililer güzel güzel süslü püslü cümleler kurup günün anısına görevlerini yapmış oldular. Sorular soruldu, çaresiz ve yerine oturmayan beyan ve cevaplarla bugünü de tamamladık çok şükür. Allah yeni su günlerine kavuştursun. Bir dahasına kadar rahatız elbet. Enteresandır; hiç kimse şu hususları dile getirmediler.

1) Antalya su kaynakları bölgesinde (alınan bilgilere göre) 550-600 civarında halı yıkama merkezinin bulunduğu, bir tek halı yıkama işletmesinin bir günde 10-12 ton su kullandığı, suları mahiyeti meçhul anlamda (ruhsatlı mı-kaçak mı olduğu bilinmediği halde) kuyu sularından temin edildiği, ayrıca bir çok halı yıkama işletmelerinin GSM ruhsat açısından durumlarının bilinmediği, devletin yetkili organlarınca bu konuda bir çalışma yapıp yapmadıkları, ellerinde bir halı yıkama işletmelerine mahsus envanter çalışmasının olup olmadığının bilinmediği, şehir şebeke suyumuzda, halı yıkamacı esnafımızın eyleminden kaynaklanan kanserojen boyanın ve kimyasal asit residüsünün bulunup bulunmadığı yahut organize sanayi bölgesinden kaynaklanan her hangi bir kimyasal maddenin (yağ-gres gibi) unsurların olup olmadığı konularında laboratuvar verilerine dayalı bir çalışma var mıdır bilinmiyor. Bütün bunların tüketiciye açıklanması gerekir.

2) Gerek 1593 sayılı U.H.K.’nun zorunluluğu, gerek içme suları koruma ve kontrol yönetmeliğinin genel içeriğine dayalı, suyumuzun temin edildiği kaynakların etrafında 500 metre yarıçapı esas alan birer koruma (himaye ) bölgesi var mıdır?

3) Su kaynaklarımızın durumu göz önüne alındığında bir havza planı yapılmış mıdır?

4) Suyumuzun dezenfeksiyon tekniği hangi yöntemleri içeriyor, ket içinde ve çevresinde kaç adet klorlama noktası bulunmaktadır, suyumuzda mil.da kaç PPm mertebesinde residü klor bulunmaktadır? (Süper klorlama işlemi sonunda oluşacak kloramin maddesinin bağırsak kanseri vakalarına ve bilhassa 0-6 yaş çocuklarda bağırsak krampına neden olabileceği dikkate alınarak)

5) Şehirler arasında kamyonlarla güneşin altında saatlerce tutularak kentimize indirilen suların genel olarak depo dışında yine güneşin altında istif edilerek ambalajlı suların ölü su haline getirildiği, tüm bu hatalarla sağlıksız duruma gelen suların tüketiciye dikkate değer fiyatlarla satıldığı bilinmektedir. Bu konuda da bir otokontrol mekanizmanız var mı, sorularını hiç mi hiç soran olmadı.

Kentimizde moda haline getirilen yani apartman ve site yöneticilerince apartmanlarda merkezi arıtma sistemleri kurulması sonucunda şebeke suyuna karşı rağbetin engellendiği, arıtma sularında kullanılan tuzun, özellikle yağlı insanlarımızda yüksek tansiyona ve sekonder sağlık sorunlarına sebep olup olmadığı hususu sorulmadı. Muhakkak ki sorulacak daha birçok sorular vardı ama teferruata girmeden sayfayı kapatayım diyorum.

Şükürler olsun ki bu yıla mahsus yükümlülüğümüzü de böylece saymış olduk. Yeniye Allah kerim. Eh başkaca ne diyelim; sanırım ve tahmin ederim ki, özellikle yukarıda değinmiş olduğumuz halı yıkama meselesi üzerinde belediyelerimiz başta olmak üzere, Çevre Şehircilik ve iklim değişikliği il Müdürlüğümüz, Sağlık Müdürlüğümüz, Tarım Orman İl Müdürlüğümüz el birliği dil birliği ederek bir çözüm getirirler. Ayrıca günlük olarak kullanılan -7 milyon metre küp temiz suyun boyalı ve asitli suya dönüşmesi sonunda yer altına deşarj edilmesi engellenerek, yani oluşan boyalı suyu arıtılmak suretiyle yeşil alanların sulanmasında kullanılması gibi bir geri dönüşüm işlemi uygulanır temennisindeyiz.

Bilhassa çevreden, sağlıktan, tarımdan ve belediyelerden sorumlu Vali Yardımcımızdan dikkatine arz olunur.