Ben ilkokula gitmeden, 5 yaşında okuma yazma öğrendim. Annem, daha 3 yaşındayken yolda bulduğum gazete parçasını alıp “okuyacağım” diyerek eve getirdiğimi anlatır. Bu eylemin 1969 yılında, Manavgat Yavrudoğan köyünde gerçekleştiğini anımsatalım ve yolda gazete bulma olasılığını bi kenara not edelim.

İlkokula başladığımda, gazete okuyan bir çocuktum. Cuma Serik, Pazartesi Manavgat pazarlarına giden köylüler bana gazete getirirdi. Ya Günaydın olurdu, ya Milliyet.

Okula başladığımda “fiş” üzerinden gidemedim ya, küçücük kütüphanedeki kitaplardan istedim öğretmenden. Bana resimli roman verdi. “Harman” ve “Araba” idi. İtiraz ettim. “Ben kitap okumak istiyorum” dedim. “Ablalarında bunlarla başladı, diğer çocuklarda, bunlarla başlayacaksın” dedi öğretmenim. Yaşıtlarım “Gökte yıldızlar parlıyor” fişini defterine yazmaya çalışırken iki resimli roman bir derste bitti.

Öykü kitaplarına da başladım, onlar da bitti.

Yıllar sonra annemim kuzeni Ramazan Kurdoğlu’nun baba evindeki kütüphanesini kullanmaya başladım. Ömer Seyfettin’in bize okutulanlar dışında daha ciddi, “sosyal içerikli” hikayelerini, Attila İlhan’ı, Uğur Mumcu’yu o kütüphaneden okudum.

Askerliğimin İstanbul Kasımpaşa olması Yaradan’ın bir lütfuydu. İstanbul’un kültür coğrafyasını sindire sindire yaşadım. Çarşı iznini ya sahaflar çarşısında, ya da Beyoğlu- Taksim bölgesindeki sanat galerilerinde geçiriyordum. Bir de Etiler’de oturan Şükran- Hayri Ülsever çifti vardı ki gerçek İstanbul’u iliklerime işletti.

Kendimi övmeyi sevmem. Bu zaten övgü değil, hakkımda enformasyon.

Bakın bu sokaktan eski gazete toplayan, akrabasının kütüphanesinden faydalanan, askerde iznini sahaflar çarşısında geçiren Anadolu Çocuğu bugün önemli yük üstlendi.

Antalya’da yıllardır eksikliğini hissettiği, özelliklede yağmurlu kış günlerinde sığınmak istediği bir sahaf kültürünü bu kente armağan ediyor. Bunun bir festival ile yapılma fikrini ortaya atan Antalya Fotoğrafçılar Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası Başkanı Mehmet Bayrak’ın “Abi sen bu işi kotarırsın. Arkandayım” demesi ile başladı süreç. İzmir Alsancak’tan aşina olduğumuz İskender kardeşimizin tanıştırdığı Sahaflar Derneği Başkanı Ümit Nar kardeşimin Kadıköy İskelesinde “sosisli” atıştırırken “Biz bişey kazanmayalım. Antalya bu kültürle tanışsın” sözü ile devam etti. Bir dost meclisinde tam da sahaflık konuşulurken, Antalya siyaset sahnesinin en kültürlü ismi Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’ye “O sahaf Festivali’ni ben yapayım Antalya’ya” demem ve gelinen nokta.

18- 28 Ekim tarihleri arasında Antalya Dokumapark’ta dolu dolu bir süreç yaşayacağız. Geçmişe yolculuk yapacağız, söyleşilerle eski Antalya ve sahaflık kültürünü içselleştireceğiz. Antalya ilk kez “Kitap Müzayedesi” ne ev sahipliği yapacak.

“Yarın, bugün de ‘dün’ olacak” diyerek zamanı kucaklayacağız.

Sizleri de bekliyoruz.

Not: Burada ikinci el test kitapçıkları olmayacak. Ucuz korsan kitap olmayacak. Lütfen sahafları bunlarla meşgul etmeyin.