Dile kolay tam 10 yıldır, yıkımı için mücadele veriyor, Antalya. Bir basın mensubu ve il genel meclis üyesi olarak bu mücadelenin tam ortasındayım. Hatta hakkında alınan güçlendirme kararını meclis üyesi arkadaşlarımla yargıya, yargının verdiği ret kararını Danıştay’a taşıyarak mücadeleyi bıkmadan sürdürenlerdenim…
Ama hala bir arpa boyu yol alamadık…
Vali Sebahattin Öztürk’ün ‘’Yıkacağız ama yasal süreç var’’ iddiasını ortadan kaldırmak için Danıştay’a yaptığımız itirazı bile Muammer Saygılı ile geri çektik…
Sonuç ne oldu, aradan geçen zamana rağmen hala yıkım gerçekleşmedi…
Ve dün yine meclisimizde konu ‘ucube’…
Kimse kızmasın ucube dediğime! Görüntü kirliliğinin yanı sıra tehlike arz etmekle kalmıyor, bu bina. Artık uyuşturucu madde bağımlılarının ve kötü niyetli insanların da yaşam alanı haline gelmiş…
Çevre sakinlerini bir dinleseniz yeter…
Vali Öztürk’ten beklentimiz uzman raporları ışığında halkın, meslek odalarının, kent dinamiklerinin görüşlerine kulak veren meclisin yıkım kararını hayata geçirmesi…
Vali Ahmet Altıparmak’ın yaşadığı pişmanlığı yaşamamak gerektiğine inanıyorum. Erzurum’a atanırken ‘’Keşke yıksaydık’’ denilen binayı, neden yıkamıyoruz?
Nedir önündeki engel?
Yarın biz yıkamazsak, kendisi yıkılacak! Allah korusun ama biz gereğini yapmazsak, duaların bir yararı olmayacak…
Fazla söze gerek yok…
Aslında benim yıllardır söylediğim ama İl Genel Meclisi’nde dün ilk kez gündeme gelen İlhan Buğdaycı’nın eylem fikrini hayata geçirmeliyiz…
Meclis üyeleri, STK’lar, halk eylem yapmalıyız…
Yıkım fikrimizi binanın önünde Antalyalılara duyurursak, belki yetkililer de kulak verir sesimize…
Daha geçtiğimiz günlerde muhabirimiz Sinan Güçlü de halka sordu, bu binayı… Büyük çoğunluk yıkılsın fikrini beyan etti…
Zaten aksini söyleyen de pek yok…
Aslına bakarsanız yetkililer de yıkımdan yana…
Peki o zaman neyi bekliyoruz Sayın Valim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.