Eğitimi allak bullak ettik. Müfredatı delik deşik ettik. Adeta sistemsizliği tercih ettik. Sınav üstüne sınav, hile üstüne hile, adaletsizlikler zinciri ile katlettik eğitimi…
Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı müfredatta kırptıkça kırpıp yok ettik…
Cumhuriyetin kazanımları ve kurumlarını tahribatta sınır tanımadık…
Türbanı kamusal alana soktuk…
İlkokula bile girdi türban…
İmam hatipler yetmedi, okulları imam hatipleştirmeye başladık…
Laik, bilimsel eğitimden uzaklaşmak için ne gerektiyse yaptık…
Yetmedi; hukuku, katlettik…
Yargı bağımsızlığına gölge düşürdük…
Devletin en adil, güvenilir kurumlarını yaraladık…
Türk milleti demekten imtina ettik…
Andımızı tartıştık…
Onuncu Yıl Marşı’nı, saygı duruşunu eleştirdik…
Yetmedi kurumlardan Atatürk adını sildik…
Okullardan Atatürk köşelerini kaldırdık…
Türkiye Cumhuriyeti’ni kaldırdık tabelalardan…
Tabii kalmadık, bununla…
Saraylar yaptık…
Padişahların adlarını köprülere verdik…
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının adlarını meydanlara koyduk…
Türk bayrağından olabildiğince uzak durduk…
Milli bayram kutlamalarını halktan kopardık…
Halkın katılımını daralttık…
Ve döndük dolaştık Atatürk’ün ne büyük bir lider olduğunu anladık…
Öyle mi!
Bu kadar şeyi ve fazlasını yapanların bu gün Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve Cumhuriyetçilere sarılması elbette güzel…
Ama doğru yolu buldular mı?
Yoksa buna mecbur mu kaldılar?
Gönül istiyor ki artık Atatürk, Cumhuriyet ve kazanımlarıyla kavga bitsin…
Memlekette kan dursun…
Laik, demokratik Cumhuriyet’i birlikte yükseltelim…
Bugün bağımsız bir devlet çatısı altında yaşamamızı borçlu olduğumuz, Cumhuriyet’in mimarı dünyanın önünde saygıyla eğildiği Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anarken, gücünü milletinden, ışığını Atatürk’ten alan Türk ordusunun bayramı, milletin zaferi 30 Ağustos’u kutuluyorum…
Zafer’in 94. yılı kutlu olsun…
Yaşananlar da herkese ders olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.