Aslında hepimiz yaşamın kıyısındayız. Hatta kıyıda düşmemek için çırpınıyoruz. Düşmeyen ve sağ kalanlar şanslı, diğerleri ise şanssız…
Kader mi, hiç değil…
Kaza mı, o da değil…
Cinayet ağır kaçacak belki ama birlikte işlediğimiz bir cinayet…
Düşünün bir kere iş kazası adı altında yılda en az bin emekçimizi kaybediyoruz…
Yaralanan, sakat kalan ise bir o kadarı…
İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği (İSAG) geçtiğimiz aylarda açıkladı; iş kazaları nedeniyle 10 yılda 12 bin kişi hayatını kaybetti, 20 binin üzerinde insan sakat kaldı, milyarlarca dolarlık kayıp oluştu diye...
Peki değişen ne…
Mayıs’ta 301 maden emekçisini kaybettik, ders olsun dedik ama olmuyor…
Bir anda gökten zembille inmez biliyoruz ama iş güvenliği konusunda daha hassas olmak için adımlar atılmalıydı…
İşçinin, emekçinin de işverenin de iyiliği için…
Gerekirse destek de olunsun, işetmelere belli oranda…
Ama özellikle ağır risk altındaki işletmelerde sıkı bir takip ve denetim olsun…
Toplumsal bilinçlendirme yapılsın…
İş sağlığı ve güvenliği konusunda sektör bazında ücretsiz eğitim programları yapılsın…
Ama yok…
Kanun, mevzuat açısından da yapılanlar havada…
Var olanlar ne kadar uygulanıyor, denetleniyor…
Yok…
Sonra İstanbul’da oldukça pahalı bir konut inşaatında 10 işçi hayatını kaybediyor…
Antalya’da yayla yollarında belediyenin yol çalışması sırasında 3 işçinin olduğu kamyonet uçuruma yuvarlanıyor…
1 İşçimiz hayatını kaybediyor, 2’si yaralanıyor…
Başımız sağ olsun…
İşte böyle yaşamın kıyısındayız aslında hepimiz de…
Çünkü kamuda da özel sektörde de iş sağlığı ve iş güvenliği zayıf…
O zaman şanslıyız bugün de kıyıdan döndüğümüz için…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.