Siyasetin toz duman..

AKP dışındaki tüm partiler sıkıntılı..

CHP ve MHP tabanlarından aynı ses yükseliyor:

‘Mutlak değişim’ 

Tepedekiler tabanın sesine ne kadar kulak verir bilinmez ama tabandan çığ gibi yükseliyor tepkiler..

Özellikle iki genel başkan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli hedefte isimler..

Elbette iki genel başkanın yakın çevresi, yönetimleri ve akıl hocaları da tabanın istemediği kesim..

CHP’de ilk atağı Umut Oran yaptı..

Hem olağanüstü kurultay çağrısı yaptı, hem de CHP Genel Başkan adaylığını açıklardı..

Umut Oran, büyük bir sürprize imza attı..

Henüz 1 Kasım seçimlerinin mürekkebi kuramadan ‘Olağanüstü kurultay yapalım, genel başkanlığa adayım’ açıklamasını yapmak yürek ister..

Mustafa Balbay ve Muharrem İnce’yi yakın takibe aldı değişim isteyenlerle CHP tabanı..

Birkaç gündür CHP ile ilgili yazdıklarıma kızıyor kimi çevreler..

Aynı çevreler Umut Oran’ın çıkışına da tepkili..

“Genel başkanımızın arkasındayız’ şeklindeki açıklamalar koltuk ve gelecek kaygısından kaynaklanıyor..

Antalya’da da ağa babalarına yaranma şirin görünmek isteyen bazı zavallılar, yazdıklarımıza direnç göstermeye, hedef şaşırtmaya çalışıyorlar..

Size yanıtım şu:

Seçim kaybedenlerle, seçimi kaybettirenlerin peşinden gitmek nafile turlardan öte bir kazanım getirmez..

Boşuna debelenmeyin..

Değişim er veya geç olacak..

Siz isteseniz de istemeseniz de vitrin değişecek, kafalar gelişecek, siyasete yeni bir renk, yeni bir heyecan gelecek..

Sadece CHP için değil bu söylediklerim..

MHP için de söz konusu..

MHP’nin hızlı bir değişim ve gelişime gereksinimini var..

MHP artık AKP’nin koltuk değneği olmaktan kurtulmalı, rüştünü ispat etmeli..

MHP’nin 13 yıldır AKP’yi ayakta tuttuğunu, en zor zamanlarında kurtarıcımsı olduğunu,moral verdiğini halk biliyor, MHP tabanı da biliyor..

AKP’ye 14’nci yılda tek başına iktidar olma yolunu açınca itiraz sesleri yükseldi.

MHP tabanı ‘artık yeter’ diyor..

İki partinin, yani CHP ve  MHP’nin iki ortak noktasını burada vurgulamak da yarar görüyorum..

İki partinin yönetimleri de seçimlere dar kadrolarla hazırlandılar..

Katkı koymak, partileri ve demokrasinin gelişmesi için özveride bulunmak,çalışmak isteyenlere kapıları kapadılar..

Halk ne istiyor, kamuoyu ne düşünüyor bilmek ve duymak istemediler..

‘Biz biliriz, biz yaparız’ yanlışını sürdürüp kendilerini de, partilerinin tabanlarını da, partilerine gönül veren, sempati duyanları da üzdüler haya kırıklığı yaşattılar..

Meydanı AKP’ye bıraktılar..

Cılız, etliye sütlüye dokunmayan bir seçim kampanyası yürüttüler..

Yasak savar gibi sokağa çıktılar..

‘Halkın nabzını tutuyoruz’ diyerek kendilerini kandırdılar..

Devşirmelerin, sıkça dönüşenlerin peşine düştüler..

Sahte hayaller peşinde koştular.

5 yıldızlı otellerin lobilerinde, balıkçı lokantalarında, türkü barlarda iktidar provası yaptılar..

Neyi mi anlatmaya çalışıyorum ?

Siyaseti kilitleyen iki partinin aymazlığını..

Milyonları peşinde koşturanların koltuk kaygılarını…

Statü için her türlü rezilliği sergileyenlerin pişkinliklerini..

Antalya ve Türkiye siyasetinin kimlerin elinde kaldığını..

Sizi bilmem ama beni fena hale efkar bastı..