
Songül Başkaya
Türk gençliği görevde Atam…
Takvimler Şubat 1933’ü gösteriyordu. Bursa’da irticai ayaklanmalar vardı. O sırada yurt gezisinde olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk , olayı 3 Şubat'ta İzmir'de öğrenmişti. Dönemin belediye başkanı Ali Muhiddin Dinçsoy, Mustafa Kemal'e telgraf çekerek yaşananları "Bursa'da irticai ayaklanma oldu" şeklinde bildirmişti. Derhal Bursa'ya gitmek üzere hazırlanan Mustafa Kemal, 4 Şubat'ta Afyon'a vardı ve İsmet Paşa ile buluşarak 5 Şubat'ta sabaha karşı otomobille Bursa'ya ulaştı. Ertesi gün Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı da Bursa'ya gelerek incelemeler yaptı. Olayın düşünüldüğü kadar büyük olmadığı anlaşıldı. Bakanlar aynı gün Ankara'ya dönerek Bakanlar Kurulu'na konu ile ilgili bilgi verdi…
İşte o akşam Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte verilen akşam yemeğinde cemaatin yürüyüşü ile ilgili olarak "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..." şeklinde bir söz sarfedilmesi üzerine sinirlenen Mustafa Kemal Atatürk, konuşmakta olan kişinin sözünü keserek "Bursa Nutku" diye adlandırılan konuşmasını yaptı…
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Hemen müdahale edecektir (Bazı yerlerde metindeki -Hemen müdahale edecektir- ifadesinin yerine -Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla müdahale edecektir- ifadesi kullanılmıştır).
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek’ diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!„
Evet, bugün aramızdan ayrılışının 78. yıldönümünde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü büyük bir özlemle anıyoruz…
Zor günlerden geçerken bize verdiği görev ve sorumluluğun bilinciyle emanetlerine sahip çıkmaya devam ediyoruz…
Bursa Nutku’nda da ifade ettiği sorumlulukların farkındayız…
Türk milleti, Türk genci Atatürk’ün önderliğinde kurulan cumhuriyet ve kazanımlarını ilelebet koruyacak ve ileriye taşıyacaktır…
Minnettarız Atam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.