Bu köşede önceden yayınlanan TBB seçimleri başlıklı yazımda TBB seçimlerinin önemini ve seçilecek TBB Başkanının da bu öneme paralel olarak dikkatle seçilmesi gerektiğini belirtmiştim.

                   Önceki Birlik Başkanımız Sayın Av. Vedat Ahsen COŞAR çok donanımlı, birikimli bir hukukçu ve iyi bir Avukattır.

                   TBB ve mesleğimiz için bir çok kazanımlara imzasını atmış bir kişidir.

                   Sayın Coşar, bu niteliklerinin yanında, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere siyasal iktidar ile ilişkilerini iyi sürdüren bir yapıya sahipti.

                   Belki de bu özelliği ile somut bir takım engelleri kolayca aştı.

                   Sayın Coşar’ ın bizim ikinci 12 Eylül darbesi olarak gördüğümüz 12 Eylül 2010 da yapılan referandumda ‘yetmez ama evet’çi düşünceye verdiği destek ve son olarak ülkede meydana gelen haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında ‘susmak da bir tavırdır’ düşüncesini açıklayan tavrı, girdiği seçimi kaybetmesine yol açmıştır.

                   Antalya Barosu’nun da ‘bazı istisnalar hariç’ son TBB seçiminde destek verdiği ve seçimi önemli bir oy farkı ile kazanan TBB ‘ nin yeni Başkanı Sayın Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’ nun adli yıl açılış konuşması günlerdir konuşuluyor.

                   İktidarın iflah olmaz koşulsuz destekçileri– başta Emin Pazar‘layıcı’ ile savunma ve avukat düşmanı örümcek kafalı köşe yazarları olmak üzere- AKP nin sözcüleri; bu konuşma ve Sayın Feyzioğlu hakkında edep sınırlarını aşan yazılar yazdılar, açıklamalar yaptılar.

                   Bunlar içerisinde en dikkat çekici olan, kendisi meslektaşımız olup halen Adalet Bakanlığı görevini sürdüren Sayın Av. Sadullah Şahin’ in konuşmanın hemen akabinde yaptığı açıklamadır.

                   Sayın Adalet Bakanı; konuşmanın genel içeriğine yönelik eleştiriden çok, Sayın Feyzioğlu’nun eleştirdiği gibi kendilerini eleştiremeyecek ve kendi görüşlerinde olan birisinin TBB Başkanı seçilebilmesi için seçim sistemini değiştirecek yasal düzenlemenin yeni yasama döneminde derhal yapılacağını müjdelemesi hayret vericidir.

                   Sayın Bakan’ a göre, çoğulculuk ve çoğunlukçuluk tartışmasında çözüm, zihniyetten ve demokrasi kültüründen ziyade seçim sistemini değiştirmekten geçmektedir.

                   %10 seçim barajının düşürülmesine, seçim yasasındaki antidemokratik hükümlere karşı çıkamayan ve tek liderin iki dudağının arasından çıkacak (meclis kararı olmadan savaş ilanı da dahil ) kararlara göre ülke yönetimini demokrasi zanneden zihniyetin TBB’ nin seçimi başta olmak üzere onun yönetimine ve değerli Başkanına söyleyecek sözü olmaması gerekir.

                   Biz, Sayın Feyzioğlu’ nun adli yıl açılışında yaptığı konuşma ve özellikle ülke yönetimine ilişkin eleştirilerine aynen katılıyoruz.

                   Başta Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve diğer muhalefet partileri liderlerinin yıllardır etkili bir biçimde sürdüremedikleri belirtilen muhalefetin en iyi örneğini muhataplarının hepsinin bir arada olduğu bir mekan ve zamanda yüzlerine karşı en açık bir şekilde gerçekleştiren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Feyzioğlu’ nu tüm kalbimle kutluyor ve destekliyorum.

                   Sayın Feyzioğlu’ nun Ana Muhalefet Partisinin Parti Meclis Üyeliğinden istifa etmiş olması ve bu nedenle bir parti kimliğini taşımaması, Türkiye’ nin en önemli 2. Barosu olan Ankara Barosu Başkanlığını bırakarak TBB ‘ye aday olması üzerine; kendisinin önemli bir siyasi teklif aldığında TBB Başkanlığı görevini de bırakabileceği yönünde değerlendirme yapılabilir.

                   Ancak tüm bunlar Sayın Feyzioğlu’ nun çok iyi bir hukukçu olduğu ve birlik başkanlığı görevini layığıyla yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmaz.

                   Bir Delegesi olan Baro ile 80-100 Delegesi olan bir Baroyu aynı oya sahip kılarak yandaş bir Birlik Başkanı seçilmesine olanak sağlayacak biçimde yasal düzenleme yapmak, herhalde bu iktidarın bugüne kadar uygulamalarında hukuku ne kadar önemsediği yönünde açık fikirler ortaya koymaktadır.

                   İnancım; Sayın Feyzioğlu ve Sayın Kocasakal gibi hukukçuların varlığı ile, siyasal iktidarların, yargıyı ve yargı içerisinde asli kurucu unsur olan savunmayı hiçbir şekilde ele geçiremeyeceğidir.

                   Saygılarımla…