
Nizamettin Özmen
Sözen’in şutu, Türel’in golü…
Nizamettin Özmen Aliağa’dan döktürüyor…
Şimdi oturup “n’apıyo bu adam” diyecek “sonradan olma” gazeteciler.
Geçmişte Türkiye’de komünist parti ile ilgili açıklamalar hep uçakta yapılırdı. Şimdi de en önemli memleket sorunları ya havalimanında ya uçakta yapılıyor. En ses getiren söyleşiler uçakta.
Evet “Manavgatlı”yım, ailemin kütüğü Serik’e taşınmış olmasına rağmen 1974 yılından bu yana Serik’le ilişkilenmeme rağmen Manavgatlıyım “Adamım” ben.
(Burada “adamım” kendime övgü değil, Manavgata’a özgü bir hitap şekli olarak işlenmiştir. Ali Buldu’nun diline nerden dolandıysa.)
Manavgat’a çivi çakana saygı duyarım.
Mevzuu mu?
Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’in yaptığı açıklamaları duydunuz, okudunuz. Yoksa “Gazeteciler” size ulaştırmadı mı?
Antalya Büyükşehir Belediyesi birilerinin “ya bendensin, ya paralel” anlayışını ABD’ye bile dayatmaya kalktığı günlerde AKP’li olmayan belediyelere “Ya bendensin, ya yoksun” demeye getirmiyor, bağırta bağırta uyguluyor.
Şimdi oradaki sonradan olma gazetecilerin de iyi okuması gereken noktaya dönüyoruz.
2015 Ocak sonunda Türel Antalya’dan yanına aldığı kurmay ve gazeteci ordusu ile Manavgat’a gider. Manavgat’ı uçuracak, muhtemelen beni bırak Sözen’in bile tanıyamayacağı bir şehir görseli koyar ortaya.
Özellikle de bir süre önce yanan ve çok tartışılan Türk Beleni projesi gerçekten imrendirir.
Burada bir de beylik lafı vardır Türel’in “Eski günler bitti. Altyapı çalışmalarına başlıyoruz. En fazla 90 gün içinde iş bitecek.”
Daha fazla detay isteyenler o günlerdeki haberlere internetten de ulaşabilir. Belki bu arada Manavgat Belediyesi’nin gelir kapılarının komşu AKP’li belediyelere nasıl kaydırıldığı haberlerini de görür.
Sözen; açıklamasında eğer niyetin Manavgat’a hizmet ise istendiği zaman Büyükşehir ile işbirliğine hazır olduğunun altını çizdi. “Ya yapın, ya da gölge etmeyin” dedi.
Bu arada bitmeyen “şark kurnazlığı”na da dikkat çekti:
“Altyapı, su ve sinek konusunda kendilerine gelen şikayetlere ‘Manavgat Belediyesi’ni arayın’ diyorlar. Adres saptırıyorlar.”
Hemen akabinde Türel’in verdiği yanıtlar beni tatmin etmedi. Ama o günkü Türel çıkışları içinde bir satır başı daha vardı. Gazeteci Ali Buldu her zamanki gibi “online twet” sistemiyle duyurdu.
“Şimdi de randevu için kapımda bekliyorlar. İşim çok.”
Evet, ATSO ödül törenindeki “davet- icabet” gerginliğinde son noktaydı bu.
ATSO’da tıpkı AESOB’da olduğu gibi bir irtifa kaybı var. Çıta düşüyor gibi görünüyor dışardan bakınca.
Malum binalar, mobilyalar yetmez. R. Tayyip Erdoğan Başbakan iken Kepez Belediyesi açılışında Erdal Öner’in makam odasında Türel’e “Senin var mı böyle bir odan” demişti.
Odası hala yok ama koltuğu var. Sahi Erdal Bey nerelerde?
ATSO yıllardır ödül töreni yapar. Cumhurbaşkanı davet eder, ödülleri cumhurbaşkanı verir. Cumhurbaşkanı’na da bir plaket verilir filandı.
Bu yıl dışardan gördüğümüz kadarıyla muhalefete endekslenmiş kurum ve kendi kalesine gol yemiş.
Zaten Antalya Kültür Sanat’ta birileri tarafından dışlanan Koç grubu ile çalışılmıştı, üstüne bu da tuzu biberi oldu diye düşünüyorum.
Evet fesatım. Hatta paranoyak. Ama bugün sokağa çıkıp “Kindar kim?” desen alacağın yanıtı sen de biliyorsun.
Sonuç mu, Türel, Sözen’den gelen şutu ustaca Davut Çetin’in kalesine çaktı. Eee sonuçta bir zamanlar oradaydı, açık nerde en iyi o biliyor.
Nasıldı o bizim oğlan?
“Attım mı atkıyı, gösteririm Manavgatlıyı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.