
Nizamettin Özmen
“Parti vekili misin, şehrin vekili mi?”
Algı oyunu devam ediyor.
Seçim öncesi Cumhur’un olanakları ile yurt turuna çıkan “uzun abi” açık açık AKP için oy istemişti.
Hatta bi ara şöyle bir açıklaması yansımıştı medyaya: “Ya AKP tek başına iktidar olur, ya azınlık hükümetiyle yeni bir seçime gidilir. İstikrar için şart. Koalisyon ülkeyi geri götürür.”
Seçim sonuçları malum.
Türkiye’nin 13 yıl boyunca “nasıl verdi”ğini anlayamadığımız yetkiyi geri çekesi geldi. Seçmen dedi ki: “Tek başına iktidar oldun, şımardın, keyfileştin. Birini ortak verelim de seni kontrol etsin.”
Ama olmazdı, olmamalıydı, olmayacaktı, olmadı da…
“Uzun abi” daha ilk günden Baykal ile görüşüp sisteme ilk neşteri vurdu.
Ardından yaşanan süreci biliyorsunuz. Yazmıyorum.
Sonuç…
Seçim öncesi kendi “Başbakanlığı” değil, birilerinin “Başkan”lığı için oy isteyen şahıs “hükümet kurmak” değil, “top saydırmak” için aldığı görevi süre bitimine beş gün kala devretti.
Demokrasinin de sistemin de temayülü seçimden 2. sırada çıkan partiye görev verilmesini gerektiriyordu. (Bu arada Yunanistan’da 3. parti hükümet için çalışıyor.)
Uzun abi bu görevlendirmeyi yapmadı.
CHP lideri “sivil darbe” dedi.
3. Olan ve her şeye “hayır” diyen liderden bi “hayır, bunu yapamazsınız” gibi beklediğimiz tepkiyi göremedik.
Ben bi isim bulamadım, öneri bekliyorum. Zira bu ülke Çiller, Yılmaz ve Akbulut’u gördü ama böylesini görmedi.
Bu ülkenin en çok oy alan partisinin genel başkanı “Bi dakika, yanlış yapıyorsunuz” demedi, diyemedi.
Şimdi çıkmış diyor ki; “isim belirlerim, diğer partili vekillere ismen bakanlık teklifi yaparım.”
“Seçim hükümeti” görevi resmi olarak verilmeden hem de.
Şimdi CHP ve MHP vekillerine diyeceklermiş ki: “Sen o partinin adayı oldun, seçildin. Şimdi seçildiğin şehrin milletvekilisin. Boşver partiyi gel bakan ol.”
Böyle bir teklifi hangi vekile, ne yüzle yaparlar, kim “evet” der, kim “hayır” der bilemem.
Bildiğim şey, önümüzde yeni satır başı açıldı.
“Parti Vekili misin, seçildiğin şehrin vekili mi?”
Derneklerde, sendikalarda bile yukarının davulunu çalmayan dışlanırken, kendi partisinde vekilinden belediye başkanına izinsiz yerel televizyonlara bile çıkamazken böyle bir söylem ancak rakiplere tuzaktır.
Heyyy… şşştttttttt….
Uyanın da balığa gidelim.
Bakın hem Adrasan’da balığa çıkıp hem nöbetçi onbaşı gibi uyandırmaya çalışıyoruz burada.
Sizin verdiğiniz oylarla çıkan sonucu “beğenmediği için” ülkeyi seçime götüren birinden söz ediyoruz.
Emekliye 2 maaş ikramiyeyle devletin batacağını, ama sarayın ülke itibarı olduğunu söyleyen kişi için bir kez daha seçime gidiyoruz.
Memnun musun?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.