İdris Amerika’da işe başlar başlamaz arkadaşı Temele telgraf çeker. Buranın taşı toprağı altın acele gel.
Temel ilk uçağa atlayıp New York havalimanına iner inmez, yerde yüz dolar görür ve 'Aman ilk günden işe başlanmaz' deyip eğilip parayı almaz. Şimdi Antalyaspor yönetimine hemen hemen her yazımda' Böyle olmuyor, Eto'o ve Podolski’yi örnek göstererek takıma bir kaç tane dünya yıldızı alın' diyorum. Acaba Antalya'ya dünya yıldızı getirmek kolay mı? Fıkradaki gibi Antalya'nın taşı toprağı altın mı? Günlük yaşam bu sporcuların gelmesi için cazip mi? Bu soruların akla gelen ilk çözümü; gelen futbolcu Eto'o gibi evli olmalı ve mazbut bir yaşantıyı benimsemeli şeklinde.
Bu futbolcuları getirmekte, paradan daha önemli konular bunlar.
Dünya literatüründe turizm kenti olan Antalya'nın maalesef dünya sosyal yaşamı ile rekabet edecek gücü sınırlı. Bu yüzden parasızlık ve borç yükü bir yandan, bir yandan da açıklamaya
çalıştığım nedenlerden dolayı, bir daha takımımızda dünya yıldızı göreceğimizi pek sanmıyorum. Olursa çok büyük sürpriz olur deyip BJK maçına geçiyorum.
Başlıkta görüldüğü gibi istenilen sonuç alınamadı yani olmadı. İlk yarı galip ikinci yarı mağlubuz. Doğukan Sinik topla ilk defa 30. dakikada buluşuyor ve 70.Dakikaya kadar bir defa daha ayağına top değmiyor ve bu
dakikada oyundan alınıyor. Pes doğrusu, bu ne sabır. Hakem olmayan bir korner yaratıyor ve üç futbolcumuz kornerden gelen topa bakıyor,
aralarındaki Aboubakar kafayla golü atıyor ve film bu dakilada kopuyor. 3-1 mağlup tamamlıyoruz maçı. Üstelik birde kırmızı kartımız var ve enteresan olanda bu karttan doğan faul neticesinde yapılan orta, karambol ve kalemizde ikinci gol. Akabinde 3.gol ve maç bitiyor.
Görüldüğü gibi kadromuz yetersiz. Transferi beklemekten başka çare gözükmüyor. Bu arada canla başla oynayan Fernando'ya da sonsuz
teşekkürler. Sahanın yıldızıydı. Futbol dolu günlerde hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.