
Songül Başkaya
Ocaklar yıkıma devam ediyor…
Pilot il uygulamasına geçilen illerden olmamıza rağmen hala izin verilen ruhsatlarda da sıkıntı olduğu muhakkak…
Orman varlığına, tarım ve hayvancılığa, yerleşim yerlerine, tarihi ve kültürel varlıklara zararı olduğu ortaya çıkan pek çok işletme ile ilgili tepkiler yargıya bile intikal etmişken sorunların ortadan kalkmadığı ve yakın bir gelecekte de kalkmayacağı bir kez daha görüldü…
Antalya İl Genel Meclisi’nin ruhsat vermede ya da izinlerde herhangi bir sorumluluğu olmasa da Antalya İl Özel İdaresi’nin sorumluluğu bulunuyor…
Tabii yalnızca Antalya İl Özel İdaresi değil. Konuya ilişkin komisyonda 17 kurum bulunuyor. İzinler verilmeden kurum görüşleri alınıyor ve bu kurumlar görevlerine ilişkin konularda görüş beyan veriyor…
Ancak ne hikmetse Meclis’te okunan kurum görüşlerinde ‘görüşlerin tam ve açık olarak beyan edilmediği’ görüldü…
Pek çok kurumun uygun ya da uygun değildir tarzında görüş vermek yerine kaçamak açıklamalarda bulunduğu ve komisyonun da bu beyanları ‘olur’ anlamında değerlendirdiği ortaya çıktı…
Demek ki sorun sadece Ankara’dan ya da yerelden izin verilmesi değil. Asıl sorun galiba mevzuatlardaki boşluklar, eksiklikler…
Ve tabii biraz da duyarlılık…
Herkesin yaşadığı kente sahip çıkması, yarın görevi bittiğinde de burada yaşayacağını unutmaması, başka kentte yaşayacak olsa bile Antalyalıların karşısına çıktığında bakacak yüzü olması gerekir…
Hiç kimseyi suçlamak ya da sorumluluklarını öğretmek gibi bir derdimiz yok…
Herkesin iyi niyetle görev yaptığına, öyle olmaya çalıştığına inancımız da tam. Ancak belli ki bir yerlerde sıkıntı var. Bürokrasi üzerindeki baskı da ortada…
Bir gerçek var ki böyle giderse Antalya’nın ve tüm Türkiye’nin orman varlığına, içme ve yer altı sularına, tarihi ve doğal güzelliklerine dönüşü mümkün olmayacak zararlar vereceğiz…
Bunu görmek ve önlem almak zorundayız…
Bunun için de iktidar ve muhalefet uzlaşı içinde STK ve meslek odalarıyla, sektör temsilcileriyle diyalogla gerekli düzenlemeleri yapmalıdır…
Kaybedecek zaman yok…
Kimsenin ocaklara bir düşmanlığı yok…
Ne köylünün ne muhtarların ne de halkın…
Ama herkesin istediği yatırımlar yapılırken çevrenin de dikkate alınması…
Birileri para kazanacak diye sedirlerin kesilmesine, suların kirletilmesine, tarımın zarar görmesine göz yumulursa yarın verecek hesabımız da olmaz…
Herkes yaşadığımız bu kente sahip çıkmak zorunda…
Lütfen biraz daha duyarlı olalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.