NELER DEĞİŞTİ FARK ETSEK Mİ?


   Herakleitos, "aynı suda iki kere kullanılamayacağını" söylerken, Diyalektik de, her şeyin değişeceğini ve dönüşeceğini söyler, yasalarını koyar.

    Tarih de böyledir, bir değirmen gib insanları, olayları ve nesneleri öğütür geçer ve arkasında da bakmaz. Sosyal ve siyasal olayları değerlendirirken de, konulara bu açıdan bakmak gerekir.

    Dün olduğu gibi, günümüzde de hiç bir şey rastlantısal değildir, öylesine hiçbir şey olmaz; ayrıca buna izin de vermezler. Her zaman birilerinin  çok iyi "şalları" vardır, çaktırmadan üstünü örterler, fark etmezsiniz bile!..

    En azından buradan öyle görünüyor, bilinen tarihten bu yana günümüz DÜNYASI, en ilginç dönemlerini yaşıyor. Yarın da, bugünden daha ilginçini hızla yaşayacak.

     Dünyanın var oluşundan bu güne, tarihin çöplüğüne bir göz atar isek, değişimlerin olduğu ilk çağlar, devirler ve dönemler de sürecin çok uzun, milyar, milyon hatta binlik zaman dilimlerini kapsar iken, artık günümüzde bir insan ömründe bile, birden fazla çağı yaşar hale geldik.

   Şu sözcükleri pek çoğunuz anımsayacaktır.

   Bilgi Çağı, Bilişim Çağı, İletişim Çağı, Atom Çağı, vb.

   Ki bu sözcüklerin kullanılmaya başladığı zaman dilimi ise, bir asır bile değildir.

  Bilim, teknoloji, sanayi, ekonomi gibi alanlardaki değişimleri gözle görüyoruz. Sosyal ve siyasi alandaki değişimleri çok geç fark ederiz. Aslında olanları da o kadar açık, gözümüze sokulurcasına yaşıyoruz ki.

    2010'ların, 2020'lerin Türkiye'sinde,  hiç bir şey, 2000'li yılların Türkiyesi gibi değildir.

   Bunun da böyle olacağını ABD'li "think-tank (düşünce kuruluşu/topluluğu) kuruluşları ve onların sözcülerinden  George Orwell'ın "1984" adlı  yapıtında olduğu gibi birçok yapıt ve makalede yazılmış, konferanslarda da söylenmiştir. herkesçe bilinmektedir. 

    Her nedense bu değişim ve dönüşümler, her fırsatta yarın bitecekmiş gibi algılatılan Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika'daki petrol rezervi bulunan ülkelerdedir.   

   Türkiye'nin stratejik konumu ta ilk çağlardan bu yana sürmekte, yaşayanlarının çoğunun ise bunun farkına bile varmamaktadır. 

    Batılı emperyalist devletler, 1915'lerden sonra bu topraklarda  pek de beklemedikleri bir şeyler ile karşılaşırlar. Kendilerine karşı bir savaş olmuş, kayıp etmeseler de kazanamamışlar idi de.

   Lord Curzon'un, İsmet İnönü'ye Lozan Antlaşması sonrası söylediği; "bir gün gelecek, bu aldıklarınızı tek tek geri alacağız" sözü de pek sıradan ve unutulacak söz değildir. Anlamı ise, Lozan Antlaşmasının, 1919'un ve 29 Ekim 1923'ün rövanşının alınacağına ilişkin ilk emare idi.   

    1950'li ve 1980'li yıllar Lord Curzon'un sözlerinin ne anlama geldiğini ülkeyi yönetenlerin tavırları ve ilişkileri ile daha iyi anlıyoruz. 2000'lerden sonrası ise bir başka.

    Emperyalistlere göre ATATÜRK'ün, İLKELERİNİ belirleyerek  kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ, emperyalist dünya için kötü bir örnek olmuştur; yok edilmelidir!..

   Fiilen bu devletin yok edilmesi en azından şimdilik olası olmadığına göre, o halde temellerini sarsmak, yok etmenin ilk yoldur. Üzgünüm ki, bu günde kendisini  ATATÜRKÇÜ sayanlar bazı işbirlikçiler aracılığı ile de  bu proje başarı ile sürdürülmektedir.

    Bazıları yok sayıp görmezlikten gelse de, 16 Nisan 1997'de çok değil, her şey değişmiştir.  Bunu yaşayıp görmek istemeyiz ama, görünen köy de kılavuz istemez ki.     Bu yıkım projesinin karşısında durabilecek olanlar da, maalesef, güçleri olsa da yeteri kadar örgütlü değillerdir.

   Son yıllar Ülkede, bir %49, %51 ayrımcılığı ve karşıtlığı başlamıştır. Oysa %49'un içinde de, %51'in içinde de nice yurtseverler, ülkesine karşı samimi duygular beslemeyen yurtsever insanlar az değildir.

   Kamplaşmanın ne ülkeye, ne de insanlara bir yararı vardır. "şapkayı önümüze koyup, her şeyi bir kez daha düşünmekte" yarar vardır.

    O günler de, bu günlerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59