Ne zaman son bulacak…
Kimbilir kaçıncı kez aynı konuyu ele alıyorum ve daha kimbilir kaç kez ele alacağım… Toplumu saran şiddet sonucu neredeyse her gün 1 kadın aramızdan ayrılıyor. Tabii yalnızca şiddet mağduru kadınlar değil. Kadın-erkek, yaşlı-genç, çocuk herkesimde şiddet mağduru var. Ancak en büyük mağduriyet çocuk ve kadınlarda…
Gencecik kızlarımız sevgilileri, nişanlıları, eşleri veya aile bireylerince öldürülüyor. Hepsinin de katili güya ‘çok sevenleri’…
Öldürülen her kadının ardından cinayet faillerinin “Çok seviyordum” türündeki açıklamaları medyaya yansıyor. Ve hemen ardından hafifletici sebep olacak “ama”lı cümleler dökülüyor. Kimi zaman küfür, kimi zaman uzun süren bir telefon görüşmesi, kimi zaman kıyafet, kimi zaman görüşülen arkadaş ya da kimi zaman hazırlanmayan yemek bahane gösterilerek katlediliyor, kadın…
Taciz, tecavüz, fiziksel şiddet cabası zaten. Bunların büyük bölümü adli makamlara ve resmi kayıtlara girmiyor bile. Girenlerse hemen siliniyor. Tehdit ve baskı gören kadın şikayetini geri çekiyor…
8 Mart Dünya Emekçiler Günü bir dizi etkinlik arifesinde de maalesef şiddet haberleri medyada yer almaya davet ediyor…
Son 1 ayda yalnızca Antalya’da kaç kadın öldü…
En son Hüsne, sevgilisince katledilmişti. Şimdi de Deniz…
Oysa ‘şiddete hayır’ diye haykıracaktık, hep birlikte…
Şimdi yine ağıt yakmak düştü bize…
‘Kadınlar ölmesin’ diye yapılan ‘Al Yazma Anıtı’na yeni bir isim daha eklemek…
Yine acı, kan ve gözyaşı…
Ve ölüm üzerinden rant sağlamaya çalışanlarla, sahte gözyaşları, sözde vaatler, havada uçuşan talimatlar vs…
Oysa bu düzeni, bu sistemi, içimizdeki şiddeti, toplumu saran travmayı kolay kolay yola sokmak mümkün değil biliyoruz…
Ama adım atılırsa değişeceğini de biliyoruz…
Yeter ki gerçekçi olalım, çözüm isteyelim…
Yeter…
Başka canlar kaybedilmesin…
Başka çiçekler solmasın…
Analar ağlamasın…
Yeter…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.