
İbrahim Uysal
NAZIM, MEHMET AKİF, NECİP FAZIL
Geçenlerde sevgili soyaddaşım Faruk
Uysal ile sohbet eder iken, konu Müslüman, İslami
düşünen, İslamcı, siyasi İslam gibi alanlara doğru yayıldı ve çok güzel bir
sohbet oldu Konur sokakta bir kahvede.
--Sevgili Faruk gerçekten inançlı, dürüst,
çalışkan, vicdanlı bir hemşerim, devletine-milletine onuru ile hizmet etmiş bir
dostumdur.
--Ben soldan, o sağdan bakar isek de ortak bir
noktada buluşuruz. O da akıl, bilgi, dürüstlük ve vicdan.
--Bana, "bak sen/siz(sol demokrat cenah) İslami
kesimi/camiayı tek algı boyutundan değerlendiriyorsunuz. Oysa her kesimin
içinde, gerçekten bilgisi, yaşam biçimi ile onurlu bir duruş sergileyenler
olduğu gibi, kendini, bilgisini ve kişiliğini satanlar da vardır" deyince;
--olay vardı Mehmet Akif Ersoy ile Necip Fazıl
Kısakürek'e dayandı. Ve bana 12.02.2020 günü Karar Gazetesi'nde yayınlanan
Mustafa Çağırıcı'nın "İdeoloji insanı olarak Necip Fazıl" makalesini
yolladı.
--Gerçekten okuyunca ne demek istediğini, neden
farklı bakış açılarımıza rağmen ortak bir noktada buluştuğumuzu anladım.
--İkimizin de çıkış noktası bilgi, dürüstlük ve
vicdan idi. Ben soldan, o sağdan gelerek, o ortak noktada buluşuyor, birbirimizi tamamlıyorduk.
--Bu arda Sevgili Faruk önemli bir Devlet
Kurumundan emekli olduktan sonra daha aktif bir yayın kurumunda gönüllü
çalışmaya başladı.
--"19. Yüzyıl’ın modern toplumun süregelen
sorunlarının temellerinin atıldığı veya sağlamlaştırıldığı bir yüzyıl olduğu
söylenebilir. 21. Yüzyıl’da da hala bu temel sorunlar devam etmektedir. 21.
Yüzyıl’a miras kalan sorunları o zamandan analiz eden Marx hala güncelliğini
korumaktadır. Bundan dolayı Marx’ı yeniden düşünmemiz gerekmektedir.
--Özgür bir toplumun ön koşulu ne olabilir? Bir
birey kendini gerçekleştirirken bu aynı zamanda toplumun tüm bireylerinin
kendini gerçekleştirmesine nasıl olanak tanır? Daha da önemlisi insanın
kendisiyle tekrar insanca karşılaşması nasıl mümkündür?"
--Nasıl bir toplum, insanın yeniden kendine
dokunabilmesini olanaklı kılar? Tüm bu sorunların yanıtı bizi yeniden Marx’ı
düşünmeye götürmektedir DÜŞÜNCESİ, arkadaşları Olkan Senemoğlu'na "Marx'ı
Yeniden Düşünmek" yapıtını yazdırmıştır.
--Hece Dergisi, Haziran 2019 özel sayısını da
iki cilt "Marx Özel Sayısı" olarak yayınlamıştır.
--Ortak noktalarımız da, sanırım daha net anlaşılır
olmuştur.
--"İslami" kesim ile
"İslamcı" kesim arasında çok kalın bir çizgi vardır. İslami kesim
daha aydın, demokrat, ilerici iken; İslamcı kesim ise, tam tersidir. Buna örnek
olarak da yukarıda sözünü ettiğim köşe yazısı kaynaktır.
--Mehmet Akif, yurtsever ve içten inançlı bir Müslüman;
Atatürk'ün ricası ile Kur'an-ı Kerimi bile tefsir etmeye çalışmış; işin kendi
iyi niyetli düşünce ve duruşunun ötesine geçeceğini düşünerek tamamlamasa da bu
gün bir Kuran tefsiri bulunmaktadır.
--İhtiyacı olduğu halde, İstiklâl Marşı için
konulan ödül parasını bile almayacak kadar onurludur. Kendisinin ve Oğlunun
nasıl bir yokluk ve yoksulluk içinde öldüğü bilenler bilir.
--Necip Fazıl ise, önceleri saydırdığı Adnan
Menderes'ten para alacak ve siyasi yardakçılık yapacak kadar işi ileri götürür.
Hatta işi o kadar ileri götürür ki. 1938 yılında bu "Büyük Doğu
Marşı"nı bile, İSTİKLÂL MARŞI'NA alternatif yazar.
--Günümüz versiyonu ve siyasi çizgisini ise
"Fesli" Lakaplı, "Yunan galip gelseydi" diyen zat ile
"cübbe" ile özdeşleştirilen jet-ski kullanıcısının temsil ettiği de
iddia edilmektedir, bu cenahça.
--Bunlara bakınca, nasılda iki elle sarılmaz
insan:
"Nasıl üzülmem düşündükçe hâlini
memleketimin,
Çırpınıyor ayakları altında bir avuç
hergelenin" diyen Nazım Hikmet'e
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.