Milletin ve onun tüzel kişiliği olan devletin yetkilerinin tümüdür, egemenlik. Ulu Önder Atatürk, “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletin” diyerek, milli egemenliğe vurgu yapmıştır…

Yine Atamız, “Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar” diyerek, milli egemenliği sınırlamaya hiç kimsenin ve hiçbir makamın gücünün yetmeyeceğini belirtmiştir…

Özgürlüğün de eşitliğin de adaletin de dayanak noktasının milli egemenlik, olduğunu vurgulamıştır…

Gelin görün ki bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin, onun kurucusu Atatürk’ün ve Cumhuriyet kazanımlarının hepsi tehdit altında olduğu gibi milli egemenlik de tehdit altındadır…

T.C., Atatürk, Türk, Cumhuriyet sözcüklerine bile tahammül edilemeyen bir dönemden geçiyoruz…

Bağımsızlığımız, cumhuriyetimiz, milli birlik ve bütünlüğümüz tehdit altında…

Terörist başı muhatap alınarak başlatılan görüşmeler sonucunda ulusumuz, parçalanmanın eşiğine sürüklenmiştir…

Ulusal egemenlik pek çok aydının da vurguladığı gibi kaybedilmiştir…

20 Nisan’da Manisa'nın Salihli İlçesi'nde düzenlenen 'Milli Merkez Anayasa Forumu'nda CHP Uşak Milletvekili Avukat Dilek Akagün Yılmaz da Türkiye üzerinde emperyalizmin çok büyük bir organizasyonu olduğunu söylerken, “Oyun o kadar büyük ki koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmayı hedeflemişler. Bizler de ona karşı mücadele eden yurtsever, ulusalcı insanlar olarak onların karşısında dimdik duruyoruz. Artık bundan sonra bu mücadeleyi yaparken ölümü göze almamız lazım” dedi…

İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, "Günümüzde işgaller artık tankla, topla, tüfekle, askerle olmuyor. Bu işgaller çok daha sinsi bir vaziyette zihinlerde yapılıyor. Tek bir kurşun dahi atmadan o ülke işgal ediliyor. Nasıl mı? O ülkenin kimyası, genleri, genetiği ile oynanarak, birtakım kavramların içi boşaltılarak gerçekleştiriliyor. Bunlar kurdun üzerine örtülen kuzu postu gibi işlev görüyorlar ve bu şekilde ülkeler işgal ediliyor. Benim ilk saptamam şudur ki Türkiye şu anda işgal altında bir ülkedir" dedi…

Evet, emperyalizmin ülkemizi parçalamak için yaptığı dayatmalar sonucu hayata geçirilmek istenen Anayasa değişikliklerine karşı suskun kalmamak ve birlikte hareket ederek, bu hareketi püskürtmemiz gerekiyor…

Milletin iradesini temsil etmesi gereken Meclis’in üyelerinin de yapılan tespitleri dikkatle değerlendirmesi gerekmektedir…

Gerçi ana muhalefet partisinin ve MHP’nin tüm üyeleri olmasa da çoğunluğu, gelinen noktayı görüyor. Ama karşı çıkma ve durdurma noktasında gerekenlerin tamamı yapılamıyor…

Örgütlü bir mücadele yapılması gereken bir dönemde bazı partilerin ve STK’ların kendi olanaklarıyla bir şeyler yapmaya çalıştığını, bunların da yetersiz kaldığını görüyoruz…

Oysa zaman, hep söylediğim ve söylemeye devam edeceğim gibi birlikte olma, el ele verme zamanı…

Buluşma noktamız belli; Atatürk ve Cumhuriyet…

İşte bu doğrultuda düşünen STK ve sendikalar ile siyasi partiler, meslek odaları, halk bir araya gelip gelişmelere karşı seslerini yükseltmeli…

İşte fırsat…

Yarın, Atatürk’ün milletin iradesini temsil eden Meclis’i açışının 93. yıldönümü. Ve bugün akşam saat 18.00’de “Tam Bağımsız Türkiye İçin Ulusal Egemenlik Yürüyüşü” gerçekleştirilecek…

İçinden geçtiğimiz bu zor duruma karşı, haydi Antalya bir kez daha Türkiye’ye ışık tut…

Türk bayrağı ve Atatürk posterleriyle bir kez daha caddeleri gelincik tarlasına dönüştürelim…

Milli egemenliğimizin esaret altına alınmasına karşı hep birlikte, “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir” diye haykıralım…