Korku, böyle bir şey olsa gerek. Önce 17 Aralık, ardından Başbakan Erdoğan ve oğul Bilal’in sosyal medyaya düşen ses kaydı…

Tüm vatandaşların sosyal medya üzerinden yaptığı bilgilendirme ve iletişim sayesinde milyonlarca insan gizlenen belge ve görüntüleri, ses kayıtlarını dinledi…

Hatırlayın aslında sosyal medyanın gücü, ilk olarak Gezi Parkı olayları sırasında görülmüştü…

Halkın sosyal medya üzerinden yürüttüğü örgütlü mücadele sonucu hem demokratik gösteriler yapılmış hem de vatandaşına zulmeden, zulmettirenler deşifre edilmişti…

Son 3 aydır da AKP’deki yolsuz operasyonunun ardından yine sosyal medya üzerinden, özellikle Twitter’dan iktidar eleştiriliyor…

Durumdan oldukça rahatsız olan, daha önce Facebook üzerinden kendisini eleştirenlere dava açan Başbakan, şimdi ’25 Mart’ta hakkında açıklanacağı iddia edilen ses ve görüntü kayıtları’na ilişkin haberler ortalıkta dolaşırken, Twitter’a kapattırdı…

Ya da kapattırdım sandı…

Oysa formüller bulunarak, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere uygulama delindi…

İleri demokrasi denilip, vatandaşın Anayasal hakkı olan haber alma özgürlüğüne bile müdahale edilmesi sonucu, ülkemizin düşürüldüğü durum oldukça üzücü…

Tabii koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin sosyal medyayı iktidarlarına tehdit olarak görmesi de trajikomik…

Korku, dağları sarmış, anlaşılan …

Ve bu korkunun yarattığı panikle de olmadık işlerin yapılacağı muhakkak…

Umarız Twitter’ın kapatılmasıyla kalırlar…

Yoksa durum kötü…

Sosyal medyayı kapatarak, kullanımını kısıtlayarak, iktidarda kalacaklarını ve gerçeklerin gizleneceğini sananlar tüm sosyal medyayı yasaklayıp, interneti kaldırabilir, hatta haberleşme teknolojisi namına ne varsa engelleyebilirler…

Ama ne yapsalar nafile…

Ne ayakkabı kutularını unutacak halk ne de ‘Sıfırlayın’ talimatını…

Ne halkına zulmedenleri ne de demokratik bir gösteriye katılıp, şehit düşenleri…

Ne yolsuzlukları unutacak ne de din simsarlarını…

Ne diyordu Aşık İhsani…

 “Taban uyanıyor taban

Hele bir ayağa kalksın

Durduramaz onu baban”…