
Nizamettin Özmen
Kırkpınar değişirken…
Türkiye'nin dörtte üçünü gezen ben. Hakkari'yi, Çukurca'yı, Kars'ı gören, Gaziantep, Urfa, Elazığ, Diyarbakır, hatta Trabzon'u, Tekirdağ, hatta Kırklareli'nin Vize ilçesini bile gören ben henüz Sarayiçi’ne gitmedim, Kırkpınar atmosferini yaşamadım.
1983 yılında Antalyaspor'un ilk kez 1. lig'e çıktığı sezonda arkadaşımın zorla götürdüğü maç dışında bir resmi futbol maçına da gitmedim. Elini sallasan pehlivana değecek olan Antalya'da diyaloğum olan tek pehlivan Mehmet Yeşil Yeşil. Camianın diliyle “adam gibi adam.”
Ali Gürbüz’ün ceza aldığı dönemde “ispiyoncu” diye dışlandığında tanışmıştık. Yaklaşık üç yıldır oturup bir kahve içemiyorduk. Kendisi çayırda (Pardon samanlıkta diyelim. Sahi o nasıl çayırdı ya Edirne Belediyesi?) ter dökerken ben kahve yudumlayarak izledim. Evet sadece Yeşil’in yarı final ve Zeybek’in final maçını izledim.
Yeşil, bir yerde çırağı diyebileceğimiz genç bir pehlivana güzel bir oyunla yenildi. Güreş güzeldi, dengeliydi, keyfliydi ama sonu daha güzeldi. Zeybek'in Yeşil'i yerden kaldırıp elini öpmesi, Yeşil pehlivanın ise Zeybek'in alnından öpüp helalleşip finale yolcu etmesi belki de Dualıçayır’da bir ilkti. Bu anın ağırlığına mesaj yazdım Yeşil’e takdir tebrik yolladım kendimce.
Ama Kırkpınar güzelliğe doymadı. TRT çalışanları Yeşil’den övgüyle söz ederek anlatırken o da ne? Yusuf Can Zeybek bu sever de Sarı Fırtına’yı devirdi. İsmail Balaban ve Yusuf Can’da aynı zarafetle bitirdi maçı ve film orda koptu. Yusuf Can, Çayırın kenarına doğru koştu, oradan da eşi Sümeyye koşup geldi.
Bugüne kadar ben hiç o atmosferde kadın figürü görmemiştim. Sümeyye hoca kızımın Spor Lisesi’nden hocası. Ben Yeşil için üzülürken o seviniyordu. “Yusuf okula gelirdi, yakından tanıyorum baba, sonuna kadar hakettiler bunu” dedi.
Kadın toplumda ısrarla geri çekilmeye çalışılırken, Atatürk’ün çizdiği figür silinmeye çalışılırken Sümeyye hoca aslında sadece kendi değil, çocuğu değil, tüm kadınları sürdü bir kez daha hayatın ortasına.
Mehmet Yeşil Yeşil mesajıma pazartesi dönebildi. Kahve borcunu hatırlattı, defteri ırmağa attığımı söyledim, bir kez daha tebrik ettim Yusuf’u da kendisini de.
“Kırkpınar’ın gidişatını değiştirenler olduk” dedi. Evet bu önemliydi. Önümüzdeki yıl sanırım daha fazla pehlivan sadece babasıyla, biraderiyle gitmeyecek oraya.
Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türkiş, "Kırkpınar'a gelen sporcuların küçümsenmeyecek bir bölümü, normalde sürekli yağlı güreş yapan sporcular değil, canı istediği zaman güreşen, anı biriktirmek için gelenler var. Kırkpınar'da bu tarz sporcu istemiyoruz. Hazırlık, donanım, gayret anlamında Kırkpınar'ı hak edenlerin gelmesini istiyoruz."
Ben İbrahim Türkiş’i eskiden beri tanırım. Dinlediğim zaman hiç de haksız olmadığını düşündüm. Bu olayı siyasi olarak hiç değerlendirmedim. Şimdi çıkıp “Yeni kurulan Geleneksel Sporlar Federasyonu’na bağlamak için yapıldı” diyebilirsiniz. “Olur” derim ama burada uygulanmaya çalışan sistemin güzelliğini de inkar etmemek gerekiyor.
Mehmet Yeşil Yeşil ve Yusuf Can Zeybek’in yaptığı güzel hareketler TRT yorumcuları bile ters köşe etti. Evet değişim pehlivanlardan başladı Kırkpınar’da. Bu değişimin mimarlarını alkışlıyorum. Onlar umursamasa da…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.