
İbrahim Akkaya
Kayıkçı kavgası !
Örgütlü toplum, güçlü toplumdur. 10 örgütlü insan, iyi ya da kötü anlamda 100 dağınık kişinin hakkında gelebilir”
Böyle diyor Arama Kurtarma Derneği(AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki.
Örgütlü toplum elbette çok büyük güç.
Sivil toplum kuruluşları, dernekler, meslek odaları ve sendikalar örgütlü toplumun en önemli ögeleri.
Sivil toplum örgütlenmesi açısından Antalya, Türkiye genelinde ilk sıralarda yer alıyor.
Sivil örgütlenme kentin dinamiği, sayıları arttıkça, yaptırım gücü de o ölçüde gelişiyor.
Kentine ve sorunlarına sahip çıkma adına daha bilinçli ve kararlı mücadele etme güçlü örgütlenme ile mümkün.
Antalya’da sivil toplum örgütleri olarak geçmişte önemli işlere imza atıldı.
Kentin kaynaklarını koruma, gelecek kuşaklara sorunsuz devretme açısından önemli adımlar atıldı.
Gerektiğinde eylem yapıldı, gerektiğinde hukuksal yönden hak arayışına girildi.
Siyasi iktidarlar, örgütlü mücadeleden ürkerler.
‘Bol, parçala yönet’ anlayışını hakim kılmaya çalışırlar.
Ülke geneli için de söz konusu bu durum.
Gezi eylemleri kuşku yok ki AKP hükümetini hem ürküttü, hem de korkuttu.
Yasal haklarını kullanan gençlerin üzerine polisi saldılar.
Hayatını kaybedenler, sakat kalanlar oldu.
Ayakta kalanlar ise yargı önünde hesap vermeye zorlanıyor.
Antalya’da özellikle meslek odalarının yüksek mücadele gücü kimi kesimleri, daha da çok da büyük sermaye guruplarını rahatsız ediyor
Meslek odalarının diğer kurum ve kuruluşlarla koordineli çalışması karşısında telaşa düşenler, odaları bir siyasi partinin arka bahçesi gibi gösterme çabasına girdiler.
Daha da ileriye gittiler meslek odalarını ‘ İstemezükçü’ ilan ederek halka şikayet ettiler.
Belirli konularda başarılı da oldular.
İktidar baktı ki meslek odaları direnç gösteriyor, yasa ve yönetmelik değişikliği işlevsiz hale getirip, bakanlıkların birer şubesine dönüştürdüler.
İktidarın işini kolaylaştıran gelişmeler de olmuyor değil.
Bunları niçin mi yazdım ?
1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamaya hazırlanıyoruz.
Çok önemli bir süreçten geçerken örgütlü bir toplum olduğumuzu, kederde ve tasada tam yürek olduğumuzu, kırmızı çizgilerimize müdahaleye izin vermeyeceğimizi dosta düşmana göstermenin fırsatını yakalamışken, ne yazık ki önceki yıllarda olduğu gibi yine ayrışıyoruz.
Sendikalar 1 Mayıs kutlamasını kayıkçı kavgasına çevirdiler.
KESK ve Türk-İş basın aracılığıyla 1 Mayıs kavgası yapıyor.
Birisinden davet geliyor, diğeri ‘bizi çağırmadılar’ diyor..
Kamuoyu çekişmeye dahil olunca da, “ Basın yoluyla çağrı uygun değil” açıklaması yapılıyor.
Örgütlü toplum istemeyen AKP, Antalya’daki bu kayıkçı kavgasını kıs kıs gülerek izliyor.
Aslında İstanbul ve diğer illerde de durum farklı değil.
Bir kısır döngü, bir post kavgası var 1 Mayıs öncesinde.
Arkadaşlar gelin bu anlamsız kavgayı, bu sen ben düşüncesini bir kenara atın, gelin Antalyalılarla kucaklaşın..
Toplumun gözü kulağı olan sizler ‘benim dediğim olacak’ diye bir kenara çekerseniz, inandırıcılığınız kalmaz, toplum size ‘kavgacı’ gözüyle bakmaya devam eder..
Halkın desteğini almadan, toplumun sempatisini kazanmadan asla ve asla başarıya ulaşamazsınız.
Siz post kavgası yaparken ülke elden gidiyor haberiniz var mı ?
Toplumda ayrışma olunca hızıyla devam ediyor, kamplaşma giderek daha tehlikeli boyutlara ulaşıyor.
Gelin birlik olun..
Gelin 1 Mayıs’ı adına layık bir şekilde kutlayın.
Gelecek kuşaklara yüzünüz olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.