
İbrahim Akkaya
Karamsar olmayalım ama !
Uygulama Oteli’nde Antalya basınına kahvaltı veren Vali Türker, hem Antalya ile ilgili gözlemlerini anlattı, hem de Antalyalı gazetecilerin sorularını yanıtladı..
Vali Türker, ilk kez bir araya geldiği Antalyalı basınına serzenişte bulunarak başladı konuşmasına..
Basının karamsar tablo çizdiğini, durumun o kadar da kötü olmadığını belirterek, Antalya’yı geleceğe sağlıklı taşımak konusunda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizdi..
Vali Türker, basına “Karamsar tablo çizmeyin’ mesajını verdi ama, gözlemlerini aktarırken, “Rahatsız veren görüntüler’ yorumunu yaptığı taş ocaklarının Antalya’nın doğasına verdiği tahribatı da vurgulamadan edemedi..
Helikopterle yaptığı incelemede taş ocaklarının rahatsız veren görüntüsüne şahit olduğunu vurgulayan Türker, karamsarlıkla suçladığı Antalya basınının doğal kaynaklar konusundaki kaygısını da katıldığını şu sözlerle ortaya koydu :
“Antalya’nın yüzde 56’sını orman alanlarının oluşturduğunu öğrendim. Taş ocakları, maden ocakları konusunda taviz vermeyen bir tutum izlemeliyiz”
Pek çok konuda olduğu gibi maden ocakları konusunda da yetki karmaşasının bulunduğunu ifade etti Antalya Vali Muammer Türker..
Maden ocakları ruhsatlarının merkezi yönetim tarafından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verildiğini belirtti..
Rusya’da yaşanan ekonomik krizden en fazla Antalya’nın etkilendiğini sağır sultan bile biliyor artık.
Vali Türker, bu konuda endişe edilmemesi görüşünde..
“Kuyruğu dik tutmalıyız” diyor.
Bunun için de turizmin çeşitlendirilmesi, alternatif turizme ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor.
Sadece turizm değil, tarım sektörü de Rusya krizinden payını aldı.
Bir süre önceki bir yazımda Suriyeli sığınmacıların Antalya’da rahatsızlık yarattığını yazmış, bir bölüm okurumuzdan ‘ırkçı’ suçlaması gelmişti.
Antalya Valisi Muammer Türker’in Suriyeliler konusundaki açıklamaları benim kuşkularımı, kaygılarımı destekliyor.
Elbette savaştan kaçıp, ölümden kaçıp sığınan kişilere yardım etmek insanı görev..
Ancak Suriyelileri koruyacağız diye zaten boğaz tokluğuna çalışan emekçinin aç kalmasına da gönlümüz razı olmaz.
Turizm ve tarım sektörü ‘ucuz iş gücü’ politikası izliyor, insanlar da çaresiz çalışmak zorunda kalıyor..
Üç kuruş maaş alan, hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan emekçilerin ekmeğine, daha ucuz çalışan Suriyelerin engel olmasına ise sessiz kalamayız.
Suriyelilerin Antalya’yı cazibe merkezi olarak algılamaması için hükümetin prensip kararı olduğunu söyledi Vali Türker.
Net rakam olmasa bile Antalya bölgesinde 10 bini aşkın Suriyelinin yaşadığı bildiriliyor.
Prensip kararı doğrultusunda bin 500 Suriyeliye Antalya’yı terk etmeleri için tebligat yapıldığını açıkladı Vali Türker.
Demek ki 8 bini aşkın Suriyeli aramızda yaşıyor.
Bu sorunun kısa sürede çözüme kavuşturulması da şimdilik olanaksız gibi görünüyor.
Dileriz Şanlıurfa’da, Kilis’te, Gaziantep’te, Mardin’de yaşanan olaylar Antalya’ya sirayet etmez..
Sonuç olarak Vali Bey ‘karamsarsınız’ diyerek bize serzenişe bulundu ama gerçekleri de gözardı etmek olası değil..
Yeni yıla girerken Antalya sorunlarla boğuşan bir kent görüntüsü çiziyor..
Bu durumda nasıl karamsar olmayalım ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.