Kadın vardır bir de Anadolu kadını


     Anadolu'nun özlü sözlerini bu yüzden çok severim. "Ağzı olan konuşuyor" gibi.

     Bize ailelerimiz, büyüğün, küçüğün yanında kendine yakışan gibi konuş diye öğrettiler

     Yolda yürürken ters bir durum ve olay ile karşılaşsak bile, karşıdaki kişinin yanında bir kadın var ise, sırf kadın olmasına saygı ve hürmetle, "le havale" çekip susar, başınızı sallar geçeriz.

   Bu topraklar ANADOLU topraklardır. Kadın, doğurganlığından değil, KADIN olmasından dolayı özel bir saygıyı hak eder.

     Yüz yıllar öncesinde, "ANATANRIÇA'DIR", "ECE'DİR", "HANİM SULTAN'DIR".

    Kadın, kadın olarak bir değerdir.

    Bu Orta Asya bozkırlarında da, Kafkasya siteplerinde de, Anadolu'da Toroslarda da, Karadeniz'de yaylalarda da.

    Kadın değerdir, düzendir.

    Hatta OSMANLI DEVLETİ’NDE bile Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine kadar "HAREM", "CARİYE" diye bir şey de yoktur.

    Sultanın yanında, Hanım Sultan vardır.

    İster batıdan Hristiyan toplumlar ile ister Halifelik ve Hilafetin getirilmesi ile Arap toplulukları ile ilişkilerin artması ile, bunun ne kadar farkındadırlar bilemem ama kadınlar açısından bir toplumsal çöküş başlamıştır.

     Kadın, evin hanımı, sultanı iken, birden sarayın cariyesi, adamım ikinci eşi ya da hizmetkârı olmuş, çıkmıştır.

     Nasıl ki Kapitalist sistem ile birlikte "emek-sermaye", "işçi-işveren" diye çelişkiler oluşmuş ise, özellikle de tek tanrılı dinler ile de kadının toplum içindeki etkinliği kaybolmuştur.

     Kadının üretken ve doğurgandan kaynaklanan ayrıcalığı görmezlikten gelinmiştir.

   Hele aile, topluluk ve toplum düzeni gibi gelenek ve göreneklere bağlı, alın teri ile kazandığı statüsü, yine kendisinin de katkısı ile yok olmuş ve yok edilmiştir.

      Yine son yıllara kadar Anadolu ve Trakya'da kırsal kesimde, köy yaşamında kadın, üretken özelliğinden dolayı, erkeğin eşitidir

   Kırsaldan kasabalara geldikçe, kadın eve kapanmaya başlar ve üretkenliği azalır.

      Şehirler ise, her iki yapınında özelliklerini taşımakla birlikte, özellikle son yıllarda çağdaş değerlerden uzak hep yeni bir kadın tipini ortaya çıkartır.

    Çocukluğumda 115 yaşlarını ayakta yaşayan Atike Ninem anlatırdı. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, Antalya Liman iskelesinden, dükkanlarından yükledikleri yiyecek, giyecek ve silahları, Torosları aşarak, nasıl Çanakkale'ye, Sakarya'ya Manisa'ya taşıdıklarını anlatırdı.

      İşin en enteresan tarafı kervanın tamamı kadınlardan oluşuyormuş.

     Şimdi, kadınlar ile ilgili o kadar yazılanları oku, anlatılanları dinle, yetmedi bu Anadolu kadınlarının ellerinde büyüdükten sonra, gel de bugünün kadınını anla.

     Elbette ki toplumsal bir bozulma her alanda yaşanıyor. Ucuz emek sağlansın diye, Kırsaldan kente göç teşvik edildi ve çok üzgünüm ki, başarılı da olundu.

      Özellikle 1980'lerden sonra giyim, kuşam ve anlayışı ile yepyeni bir kadın tipi de ortaya çıktı.

      Sistem kadını ve her türlü kadın emeğini sömürüyor desek de, buna karşı direnen yiğit kadınlar olduğu gibi, üzgünüm ki sistemin işbirlikçisi kadınlar da çoğaldı.

    Bir aydın, yurtsever, insan olarak olanlara, gördüklerine elbette ki üzülüyorum.

     Öte yandan ise, kendisine, hem cinsine saygı duymayan o kadar kadının olduğu bir yerde de, benden de bu kadar.

     Hani bir söz var idi ya:

     "Mala, davara zararı yok" diye.

      Dünya "Bir insan ölürse, bir insanlık ölür" derken, bir kadın ya da kadınlar onca aşağılanır, hakarete uğrar, linç edilip öldürülür iken, sesi çıkmayan, hatta için için sevinen kadınlar var iken, bir erkek olarak bundan öte ne yapabilirim

    Ben artık kadınlar ile büyük laf etmiyorum. Ama ANADOLU KADINI denince durup hala iki kere düşünürüm.

     Herkese de tavsiye ederim.

       Kadın, sevgi, şevkat olduğu kadar, kadın "kin"dir de!..

     Bilmeyen erkeklere duyurulur.

      Unutmuş kadınlara da, uyanın artık, "hhhuuuuu, Üsküdar'da sabah oluyor" derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59