
Gürkut Acar
İdam Cezası
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda yeniden ısıtarak gündeme getirdiği İdam Cezasıyla ilgili tartışmalar uzun yıllar büyük acılar çekildikten sonra idamın kaldırılmasıyla sona erdi…
“Her şey hazırdı, adamı sehpa üzerine çıkarttılar. Son isteği olarak sigara verildi, yarısına kadar içti, attı. Bana döndü. "Tut Elimi" dedi. Adamın elini tuttum. Adam asıldı. Ama adamın nasıl soğuduğunu ben duydum. Bir adamın nasıl soğuduğunu eğer duymamışsanız, ölüm cezasını müdafaa edebilirsiniz." (Barolar Birliği eski başkanlarından, Prof. Faruk Erem)
“Babam, Cumhuriyet savcısı
olduğu dönemde, Ulucanlar Cezaevi'nde adli suçlu bir idam mahkûmunun infazında hazır
bulunmuş ve nezaret etmek zorunda kaldığı bu infazın etkisini ömrü boyunca
üzerinden atamamıştı.
O infazı anlatırken sık sık duralar; şafak vakti ayazda hükümlünün korkudan ve soğuktan titreyerek cezaevi avlusuna getirilişi aklına geldiğinde gözleri dolar, sesi titrerdi. "En kötü insan bile öldürülmeyi hak etmez!" der; cümlelerini o günün şafaktan sonrasına hiç vardıramaz, anısını hep yarım bırakırdı.
Siyasal'da öğrenciyken idam cezası ile ilgili bir ödev hazırlamam gerekmişti. Babamdan yardım istedim. "Benim sana anlatacaklarımı zaten biliyorsun," dedi ve yakın dostu olan Profesör Faruk Erem'in bu konuda danışabileceğim en iyi hukukçu olduğunu söyledi.
Babamla beraber Faruk Erem'in, Mithatpaşa Caddesi'ndeki avukatlık bürosuna gittik. Söze, "İdam ceza değil, cinayettir! Çünkü cezanın tanımında suçlunun devlet tarafından ıslahı, topluma kazandırılması vardır. İdam, ıslahın devlet eliyle imkânsız hale getirilmesidir." diyerek başladı o büyük hukukçu...
…
"Ben öğrenci
iken Adliye'de Ağır Cezada kâtip idim. Yaşlı bir başkâtibimiz vardı.
Emekliliğini düşünüyordu. Bir sabah geldim. Bir dosyanın başında düşünüyordu ve
gözünden iki damla gözyaşı döküldü. Birden şaşırdım. Ne oldu Baş Efendi diye
sordum.
- Bir şey yok. Ben hep ölüm cezası Yargıtay'dan tasdik gelince böyle ağlarım.
Haydi, git izinlisin, evinde ders çalış, belki ileride bir şeyler yapabilirsin,
dedi.
Başka bir olayda bir
ölüm cezasında sanığın suçsuz olduğuna inanıyordum. Ama bu yeterli olmadı.
Hüküm kesinleşti. Malum bizim usul hukukumuzda infaz sırasında bulunması için
sanık Avukatına tebligat yapılır. O zamanlar çok genç ve tecrübesiz bir
avukattım. Çağrılınca gitmemek olmaz gibi geldi bana ve gittim. Her şey
hazırdı, adamı sehpa üzerine çıkarttılar. Son isteği olarak sigara verildi,
yarısına kadar içti, attı. Bana döndü. "Tut elimi" dedi. Adamın elini
tuttum. Adam asıldı. Ama adamın nasıl soğuduğunu ben duydum. Bir adamın nasıl
soğuduğunu eğer duymamışsanız, ölüm cezasını müdafaa edebilirsiniz."
Faruk Erem'i saygıyla, rahmetle yeniden anmanın, bu hümanist hukukçunun idama ilişkin düşüncelerini paylaşmanın; rahmetli babacığımın, o şafağı her andığındaki gözyaşlarını sevgiyle, saygıyla yâd etmenin zamanıdır... “(*)
İşte böyle bir kahırdır idam cezası!
Meydanlarda “halk istiyorsa elbette olacak!” diye nutuk atmak çağın gerisine gitmektir. “Siz istiyorsanız şeriatı bile getirebilirsiniz” demektir, “halk istemiyorsa laiklik elbette kalkacak” demektir.
İdam cezası ilkel bir cezadır. Eğer kaldırılmamış olsaydı, şu anda, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’ne bağlı Yargıçlar tarafından verilmiş olan ağır cezaların infazı çoktan yapılmış ve suçsuz oldukları halde ERGENEKON VE BALYOZ VE CASUSLUK DAVALARINDAN DOLAYI BİRÇOK MASUM İNSAN ASILMIŞ OLACAKTI!
İdam cezasının geriye dönüşü yoktur.
İdam cezasının giderimi (telafisi) olanaklı değildir.
İdam cezası, ceza değildir, çünkü infaz edildiği anda ceza bitmiş olmaktadır.
Yakın tarihimizde; Başbakan Adnan Menderes’in ve iki bakanının idamından üzüntülerinizi her yerde söyleyip sonra da idam cezasının geri getirilmesini kabul etmek akılla, izanla bağdaşmaz.
Unutmayalım ki çağımız insan hakları çağıdır ve idam tam anlamıyla insan hakları ihlalidir!
(*)FÜSUN ÇİÇEKOĞLU YAZDI"İdam Ceza Değil Cinayettir"
http://bianet.org/bianet/bianet/
142040-idam-ceza-degil-cinayettir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.