Ülke toplumumuzun sosyolojik raporu çok yönlü olarak tanzim edilmiş olsa, denilebilir ki öncelikle can ve mal güvenliği açısından yasalarımızda ciddi bir revizyona gidilmesi fikri, toplumumuza gün geçtikçe ağırlık kazanır noktalara geldiği görülebilmektedir.

Uzunca bir zamandan beri basın haberlerinden de hareket edildiğinde Binlerce kadının eşleri yahut sevgilileri tarafından öldürüldüğü anlaşılmaktadır. Daha dün bir kadından yansıyan bilgi; kadının arkadaşı tarafından taciz görüyor, adam hakkında uzaklaştırma kararı alındığı, yine olmuyor, adam geliyor kadının kolunu kırdığı söyleniyor, adam serbest bırakılıyor. Sonunda kadının evinde yüksek desibelli kavga oluyor, ardından kadın evinde ölü bulunuyor. Benzeri onlarca örneğe tanık oluyoruz.

Sıra sokağa geliyor. Adam aracından iniyor, yol verdin vermedin; çekip silahı adamı öldürüyor. Toplumda büyük bir silahlanma yarışı, Adam çekiyor silahı polise ateş ediyor. Ortada onlarca yüzlerce örnek. Bu nasıl bir iştir, ben sade bir vatandaş olarak haberleri okurken ve seyrederken tansiyonum fırlıyor. Allah aşkına ülkemizde bu rezaletleri yalnızca ben mi seyrediyorum, onca yetkili kanun adamı ne diyor ne düşünüyor gerçekten çok merak ediyorum. Başka bir konu; on yıl kadar önce ülkemizde insan sağlığının korunması adına tüm gıda maddesi üretilen işletmelerde (fırınlarda, pastanelerde, sair imalathanelerde Gıda mühendisi kimya mühendisi ziraat mühendisi gibi mesleklerden sorumlu yönetici çalıştırılırdı bu işletmelerde kaldırıldı. Sonucunda ne oldu, temel gıdamız olan ekmek bile tartışılır hale geldi.

İnsanların temiz ve yeterli gıdaya, sağlıklı suya ulaşması konusunda kaygılar var. Kentlerimizde özellikle motor kökenli hava ve gürültü kirliliğinin kıskacında, kronikleşmiş trafik sorunları hakkında yazılıp çizilenlere karşı; gerekli olan ciddi ilgi yokluğunun psikolojik sarsıntısı altında bulunan kent insanı perişan.

Görevlerini yeterince icra etmeyen bürokratların nasıl harekete geçirileceği konusunda da ciddi çaresizlikler içindeyiz. Şaşkınız....