Yüz yıllık bir ilerlemeyi sağladık, sadece Cumhuriyet’i ilan ederek ve devrimleri gerçekleştirerek.

Saltanatı terk edip halkın kendi kendini yönettiği Cumhuriyet’e geçtiğimiz gün bile büyük bir aydınlanma sağladık.

Ama kısa sürdü Kurucumuz, Kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü.

57 Yıllık ömrüne yüzlerce yıllık gelişimi sığdıran Atamızdan sonra emaneti çok da gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkamadı…

Oysa ki insan kaynağımız da var, gerekli iklim de. Ama maalesef zihniyetler ilerlemek ve ilerletmek üzerine değil, bireysel menfaatler üzerine kuruldu çoğu zaman.

Çoğu zaman da liyakatsiz ellerde telef oldu güzelim memlekete…

Çok şükür hamurunda vatan sevgisi olan liyakatli bir avuç yönetici ve bürokrat, siyasetçi sayesinde hala ayaktayız. Ama kabul edelim çok yara aldık. Taze cumhuriyetin kazanımlarının bir bir elden çıkarılması, miras yedi evlat gibi har vurup harman savrulması bir yana, devrimler de yaralandı…

Hukuk, demokrasi, eğitim, sağlık, ekonomi hasarsız bir alan kalmadı…

Ama tüm bunlara rağmen hala Atamızın yaktığı o aydınlanma meşalesi sayesinde Ortadoğu bataklığında kaybolup gitmedik. Evet, sarsıldık, Cumhuriyet, parlamenter sistem darbelerden en ağır yarayı aldı…

Ancak yurttaşlarımız her şeyin farkında. Kaybettikleri her kazanımın yeniden yerine konulması için ilk seçimi bekliyor…

O ilk seçimde Ata’nın torunları mirasına sahip çıkacak…

Ata’nın emanetine sahip çıkmayan, O’nun aydınlığını karartan zihniyete gereken dersi en demokratik şekilde ilk sandıkta verecek…

Kimsenin kuşkusu olmasın…

Atam, sana olan özlemimiz her gün ve her an büyüyor. Ama sen hiç ölmedin. Zaten kalbimizdesin…

Söz, mirasına son nefesimize kadar sahip çıkacağız…

Ne mutlu ki hâla tüm baskı ve karşı devrim çıkışlarına rağmen senin evlatların, senin yolunda…

Bugün bir kaymakam, sana bağlılığını ilettiği için sorgulanıyorsa bu bile büyük bir mücadelenin sürdüğü ve pes edilmediğinin en büyük kanıtıdır…

Sana söz; korkmak yok…

Sana söz; yılmak yok…

Sonsuz minnet ve saygıyla….