Haziran'da olmak da, Ölmek de zor!..


Usta Ozan Hasan Hüseyin KORKMAZGİL, 1963 yılının haziranında yazdığı dizelerinde,

"-asılmak sorun değil,

asılmamak da sorun değil.

kimin kimi astığı,

kimin kimi neden, niçin astığı,

budur işte asıl sorun!.." derken, bize özgü bir durumu, karmaşayı anlatıyor gibiydi.

Yani kim neyi, niçin ve kimin için yapıyor? sorusu idi asıl sorulması gereken , ama sorulmayan soru.

Haziran 63'lerden,1970'den,Haziran 2017'lere kadar değişmeyen soru buydu.

KİM NEYİ, NİÇİN VE KİMİN İÇİN YAPIYOR?. Sorusu idi asıl soru.

1963'ler de Aydemir'in, Gürcan'ın asılmasından tutun da, İzmit ve İstanbul'da ki 15-16 Haziran şanlı İşçi direnişlerine kadar, çok şeyler yaşamıştır bu topraklarda.

Kimin neyi niçin, kimin için ve nasıl yaptığı, yaşandığı günler anlaşılmadan üstelik.

Aradan yıllar geçince, sular durulunca, pislikler dibe çökünce her şey gün yüzüne çıkar ama, neye yarar ki!..

1961 Özgürlükçü Anayasası ile işçilere verilen SENDİKAL HAKLAR, haziran.1970'de TBMM'de kısıtlanması için görüşmeler yapılırken, İzmit ve İstanbul'da ki işçiler örgütlenerek, Genel Grev ve yürüyüşler örgütlemişlerdir. Bu güne kıyaslarsak yaklaşık BİR MİLYON işçi örgütlenerek direnişe geçmiştir.

Gösteri ve grevler kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Ardından da 12.Mart.1971.

Yıl 1998, aylardan Nisan ve günlerden 22. gündür. İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te bir konuşma yapar ve

"minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamız, müminler asker,

ilahi ordu dinimi bekler,

Allah-u ekber, Allah-u ekber," dizelerini okur ve Diyarbakır DGM'nin açtığı dava ile hapse mahkum edilir. Ve bu hapis, mağduriyetin de, 2010'lu yılların iktidarının da sebebi olur.

İktidar, ne hedeflediğinize bağlı şekillenir. O günlerin Millici "milli görüşçüleri" ile globalleşen islamcıları bir yol ayrımına gelmişler; yerli ve yabancı, iktidarları için gerekli olan herkes ile, gizliden ya da aleni ittifaklarını oluşturmuşlar ve iktidara gelmişlerdir.

15 yılı aşan sürede, Erdoğan'ın pragmatik liderliği sayesinde, ittifak yapılan herkes ile bir süreç yönetilmiş ve geçilmiştir.

Fethullah Gülen ve cemaati ile de bir iktidar paylaşımı yaşanmıştır. Her iki taraf arasında 17-25 Aralık.2013'de ilk kırılmalar yaşanmış ve Cemaat tarafından 15 Temmuz m2016'da iktidar ve güç mücadelesini aşarak olay çatışma ve darbe girişim boyutuna kadar varmıştır.

Ne yazık ki, ülkede ki partilerin (AKP’den CHP'ye, MHP'den HDP'ye kadar var olan bütün partiler) iktidar olma zaafları, Fethullah Gülen ve adamlarınca akıllıca kullanılmıştır.

Devletin en önemli kurumlarını iktidarda olma ve kalma uğruna AKP, Cemaate peşkeş çekmekten çekinmemiştir. Bir çok parti gibi CHP'de, kurumsal olmasa da bazı yerel ve Genel Merkez yöneticileri aracılığı ile Cemaat ile iş tutmaktan çekinmemiştir.

DEVLETLER, MASUM YAPILAR DEĞİLDİR. DEVLET, BABA OLDUĞU KADAR KONJONKTÜR GEREĞİ KİRLİ BİR YAPIDIR DA!..

Bu, Devleti yönetenlerin, yönettikleri süreçlere bağlı olarak yapılacak, iyi- kötü, doğru-yanlış şekilde değerlendirmeler objektif olmaktan öte subjektif değerlendirmeler olacaktır. Yani herkesin bulunduğu konuma göre doğrusu olacaktır.

Ocak 2014 yılında yaşanan MİT TIRLARI SORUŞTURMASI da, böyle tarafların niyetlerine bağlı olarak subjektif olarak değerlendirilebilecek bir olaydır. Herkes tarafından olayların ne ve niçin olduğu ve yapıldığı bilinse de, remi görüş, her zaman iktidarın görüşü olacaktır. Ta ki, başka bir iktidar, dürbünün öteki ucundan bakana kadar.

O yüzden, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun kişiliğinde somutlaştırılan ve 14.Haziran'da da tutuklama ile sonuçlanan sürecin maalesef, doğrusu-yanlışı, haklısı-haksızı yoktur.

Fethullah Gülen Cemaati, Ak Parti Hükümeti ile CHP'yi bu Enis Berberoğlu kararı ile kafa kafaya tokuşturmuştur.

Her iki tarafında sakin olmasına ihtiyaç olduğu gibi, İKTİDARIN İSE, 15 TEMMUZ sürecinin etinden, sütünden fayda sağlama alışkanlığından vazgeçerek, ülkenin normalleşmesine katkı koyması gerekmektedir.

15 Haziran ADALET YÜRÜYÜŞÜ olarak tanımlanan ve CHP Lideri Kemal KILIÇDARIĞLU'nun şahsında şekillenecek bir süreç başlamıştır.

Bu süreç, Kılıçdaroğlu ve CHP için sıkıntılı olsa bile, asıl sorun ve sıkıntı Ak parti İktidarının olacaktır.

Bu yüzden sayın Cumhurbaşkanı ve Hükümeti olayları soğuk kanlı bir şekilde değerlendirmelidir.

İktidarların yaşamaları doğal ENTROPİ (yıpranma, erime, yok olma) süreci konusunda AK Parti ve Sayın Erdoğan büyük bir şans yaşamıştır. Ama her güzel şeyin de bir sonu vardır. İktidar olmak gibi.

O yüzden iktidar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Güven Park'dan başlattığı ve İstanbul'da son bulduracağı ADALET YÜRÜYÜŞÜ engellemek yerine, olayları doğru okunmalıdır. Ve bir an önce Adliye'de, Maliye'de, Mülkiye'de, Askeriye'de, İnzibatiye'de çağın gerektirdiği DEMOKRATİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ uygulama ve hakları uygulamaya sokulmalıdır.

ADALET, HERKES İÇİN ADALET, HER ŞEY İÇİN ADALET.

HEM DE ŞİMDİ. Tez elden. Adalet sağlanmalıdır..

Siyasi Tarihimize bakılınca, Hasan Hüseyin'in dediği gibi,

"HAZİRAN DA ÖLMEK , ZOR!.."

O yüzden, haziran da olmak, ölmek de zor.

Hele bu kadar deneyimden sonra.

Ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59