
İbrahim Akkaya
Halktan büyük güç yok
‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’
Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde atılan sloganlardan birisi bu..
Pek çok anlamı, derinliği var..
Bir gurup Antalyalı doktor ve hemşirenin bu sloganı Taksim Gezi Parkı direnişinin yarattığı destansı birlik ve beraberliğin bundan sonraki aşamalarının ne olacağına ilişkin yorumlar ve öngörülerin özeti olarak da algılanmalı.
Dün de ifade ettiğimiz gibi artık hiçbir eskisi gibi olmayacak.
Uyuyan dev uyandı.
Türk insanının özgürlüğüne ne denli düşkün olduğunu Gezi Parkı eylemleri net bir şekilde ortaya koydu.
En önemli mesaj da verilmiş oldu.
‘Halktan büyük güç yok’
Eylemci bir ruha sahibim.
Zamanım ve olanaklarım ölçüsünde eylemlerine katılmaya çalışıyorum.
Kişinin düşüncelerini ifade etmesi için de bireysel olsun, kitlesel olsun eylem yapmasını da en demokratik hak olarak görüyorum.
‘İleri demokrasi’den söz edip de, Taksim Meydanı ile birlikte ülkede yaşanları protesto eden ‘duran adamları’ gözaltına alan bir yönetim zihniyeti hakim olsa da bu eylemler bir başlangıç, mücadele devam etmekte Türk halkı, geleceğimin güvencesi Türk gençleri, Türk eylemcileri kararlı.
‘Duran adamlar’ büyük ses getirdi.
Bu çok anlamlı eylem dünyanın dört bir yanında dikkat çekti, sükse yaptı, destek görüyor.
Sevgili meslektaşım Yeşim Ersoy’da dün ‘Duran Kadın’ oldu, Cumhuriyet Meydanı’nda eyleme başladı..
Yeşim Ersoy, hem şeker hastası, hem de bel fıtığı rahatsızlığı yaşıyor. Başka sağlık sorunları da var.
Yeşim, aldırmıyor bu risklere..
40 derece sıcakta polis devletine meydan okuyor Cumhuriyetin Meydanı’nda..
Eylemde öldürülen 4 gencin yasını da tutuyor.
Eylem yapmak, hele hele bireysel eylem yalpak mangal gibi yürek ister..
Her türlü riski taşır eylem.
Başta polis ve gözaltına alınma kaygısı..
Dahası bir gurup provokatörün saldırısına uğrama endişesi..
Bin de eylem kırıcılar devreye girer, eylemciye kendi küçük beyinlerince reddedilmeyecek tekliflerde bulunurlar..
Eylemlerde bir de ortalıkta dolaşan garip tipler boy gösterir.
Onların derdi reklama odaklıdır.
Hem eylemciye, hem de eylemin hedefindeki kişi ve kuruluşa şirin görünmeye çalışırlar..
Ara bulucu rolüne soyunurlar kendilerince..
Ama ceviz kabuğunu dolduracak çabaları olmaz, beyinleri de daha fazlasını almaz..
Bir de ‘eylem kıskançları’ vardır.
Eylem yapanlara kem gözle bakarlar..
‘Dünyayı sen mi kurtaracaksın ?’ ukalalığından asla vazgeçmezler..
O fındık kadar beyinleriyle alaya alırlar eylemi ve eylemciyi..
Aslında içlerinde fırtınalar kopar, ‘Ben neden yapamıyorum, ben neden bu medeni cesareti gösteremiyorum, beni neden insanlar ciddiye almıyor ?’ diyerek kendi kendini yer bitirir bu garip tipler.
Duran Kadın Yeşim Ersoy’da yaşayacak bunları..
Bir yandan polisle uğrayacak, diğer yandan ‘gazeteci eylem yapmaz yazar’ şeklinde fetva veren meslektaşlarıyla baş etmeye, kendisini anlatmaya çalışacak..
Deneyimli ve bedel ödemiş bir eylemci olarak eylemcilere ve sevgili Yeşim’e gözlemlerimi ve duygularımı aktarmaya çalıştım.
Sözün özüt Antalyalı hemşire ve doktorlara katılıyorum.
‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.