
Cengizhan Gököz
Gezi notları
Yazımda bahsedeceğim notlar, şüphesiz Sayın Başbakanımızın ülkenin tamamına yakın kentlerinde başlayan gezi protestoları sırasında Kuzey Afrika ülkelerine yaptığı gezinin notları değil…
Vaka bu gezinin Fas ve Tunus ayağında Sayın Başbakan ‘ a yönelik bir kısım protesto eylemlerine (sivil ve resmi) ilişkin gezi notlarından bahsedilebilir.
Ancak konumuz Taksim Gezi Parkı direnişi karşısında, siyasetçilerin demokrasi sınavında aldıkları karne notlarıdır.
Hemen belirtmek gerekirse, ülkemin insanları bu sınavdan başarı ile çıkmışlar ve sınıflarını geçerek bir üst sınıfa değil, daha üst sınıfa atlamışlardır.
Her ne kadar yıllardır sessiz, suskun, ülkede meydana gelen hukuksuzluklara karşı bigane davranan televizyon dizileri ile uyutulmuş ve uyuşturulmuş, bir yandan da korkutularak sindirilmiş olan Türk İnsanı bu olaylar karşısında adeta yeniden dirilmiş küllerinden doğmuştur.
Antalya’da katledilen ve yok edilen ormanlar, akarsular ve çevreye karşı bu denli ilgi ve tepki göstermeyen insanımız Taksim’ de sökülen 3 ağaç karşısında adeta silkinerek kendisine gelmiştir.
Bu anlamda olayın kesilen 3 ağaçla ve çevrecilikle izahı mümkün değildir.
Başbakanımızın ‘çapulcu’ diye tabir ettiği bu insanlar siyasal iktidara ve bilhassa bizzat Başbakan’ a tepkilerini ortaya koymuştur.
Bu önemli topluluk ileri demokrasi değil, gerçek demokrasiyi talep etmektedir.
Bu önemli topluluk Cumhuriyet’ e ve onun kurucusu Atatürk’ e yönelik haksız saldırılara tepki vermiştir.
Yeni ve ideolojisiz Anayasa yapıyoruz diye, ülkenin bayrağının, dilinin, sınırlarının ve üniter yapısının tartışmaya açılmasına direnmiştir.
Çözüm ve barış süreci adı altında ülkeyi kansız, terörsüz ve çatışmasız bir şekilde PKK’nın lideri terörist başı ile müzakere ederek çözdüklerini ve bu sürece karşı çıkanlara faşist, ırkçı, darbeci yaftası yapıştırılmasına karşı çıkmıştır.
Ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini iç ve dış yandaşlara peşkeş çekilmesine dur demek için sokağa çıkmıştır.
Yargının siyasal iktidarın etkisi altına alınarak yazarının, sanatçısının, gazetecisinin, aydının ve askerinin zindanlara atılmasını ve seçilmiş milletvekillerinin 2 yıldır zindanlarda tutulmasını hazmedememiştir.
Gecikmiş olsa da tepki tahmin edilenden çok büyüktür.
Bu olaylar karşısında bu güne kadar siyasal iktidarın tüm yasalarını istisnasız onaylamış Cumhurbaşkanı nihayet demokrasinin 5 yılda bir yapılan seçimlerden ibaret olmadığını kavrayabilmiş ve bunu açıklamak durumunda kalmıştır.
Demokrasilerde siyasal iktidarların dışında sivil toplumunda onların kuruluşlarının da önemini anımsayan Sayın Cumhurbaşkanımız demokrasi sınavını öğretmenler kurulu kararı ile ve kanaat notu ile geçmiştir.
Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç bir an olsun ağlamayı bırakıp, özür dileme erdemine ulaşarak olayları anlama ve yatıştırma bakımından sınıfı geçmiştir.
Ana Muhalefet Partisi ve lideri gezi yolu protestolarında parti bayrakları ile gösterilere katılmayarak ve toplumun bu duyarlılığına saygı göstererek eylemleri kendi partisine mal etme cinliğinden vazgeçmiş ve her kesimden katılan insanlara bu saygısızlığı yapmayarak sınıfı geçmiştir.
Muhalefetin ikinci partisi MHP bizzat lideri tarafından yapılan açıklama ile bu gösterilerin sağında, solunda, ortasında, kıyısında, köşesinde olmadığını ve olmayacağını söyleyerek kitle partisi olma potansiyeli taşıyan ve büyük bir kesimin ümit bağladığı partisinin % 12-13 oranındaki oy potansiyelinin sabitlenmesi çabası ile kırık not almış ve sınıfta kalmıştır.
BDP’ nin ağaçların sökülmesine engel olan Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya ÖNDER sınavın en başarılı sonucunu alan kişisi olup, aldığı not demokrasi sınavında 0 olan parti notunu yükseltmeye gücü yetmemiştir.
Bu sınavın en başarısızı şüphesiz tepkilerin odak noktası durumunda olan ülkenin Başbakanıdır.
Yönettiği ülkenin insanı ile bu denli zıtlaşan, onların günlerdir süren tepkilerine sadece biber gazı, cop ve tazyikli su ile bütünleşen polis gücü ile karşılık veren Başbakanın bir an önce sürdürdüğü bu tavrı terk etmesi gerekmektedir.
En vahimi ülkenin % 50’sine karşı kendisini desteklediğini sandığı % 50 kesimi tehdit olarak ortaya koymak normal bir ruh halini açıklamaz.
Bu nedenle bizzat kendisi tarafından atanmış ‘akil’ adamların vakit geçirmeden Sayın Başbakan’ ı bu inadından vazgeçme konusunda ikna etmesi gerekir.
Bizleri ülkenin kansız bölünmesi konusunda ikna etmekten Başbakan’ı inadından vazgeçirmek herhalde çok daha kolay bir hizmet olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.