Ticari ahlakın dibe vurduğu, ticarette haysiyet ve şerefin buharlaştığı bir ülke düşünün.

O ülkede bir milletin damak tadı ne hale gelir hiç düşündünüz mü?

Son otuz yılı baz alırsak, yani son otuz yıldan bu yana bas bas bağırıp çağırıyor insanlar, bizler de durmadan yazıp çiziyoruz. Topluma sahte gıdalar dayatılıyor, özellikle insanımız adam gibi adam karpuz yiyemez oldu uzun yıllardır.

Genel olarak pazar yerlerinde vitrinlerde yemek için karpuz yok, vitrinleri süsledikleri kabak karpuzlarıyla vatandaş (tüketici) acımasızca kazıklamaktadır. Kamuoyu çok merak ediyor ve diyor ki; "Bizler vatandaşlar olarak bir taraftan böylesine kazıklanırken diğer taraftan da atalarımızın ürettiği, damak tadı olan karpuzlara ne oldu da, Birileri para kazansın diye karpuz yerine kabak yetiştiriyorlar" diye feryat ediyor.

Devam ediyor vatandaş; "Bizler yıllardan bu yana alenen kazıklanırken bu işi, tarlada, pazarda takiben kontrol edecek, denetleyecek bir güç yok mu bu memlekette, biz ne zamana kadar kabak yemeye devam edeceğiz, sorumlu kurumlar bu rezalete daha ne kadar zaman seyirci kalmaya devam edecek" diye soruyor vatandaş.

Allah aşkına yıllardır kesintisiz olarak milyonların sesini basında yayında defalarca haykırırcasına dillendiriyoruz. Yahu insan bu haykırışı granit taşlara karşı yapsa taşlar param parça olur taşlar parçalanır un ufak hale gelirdi. Fiyatını sorarsanız o ayrı bir sıkıntı. O karpuz adı altında satılan kabak karpuzlar üzerinde bir araştırma da yaptık. Kilosu 15 TL.

5 kilo 600 gram bir karpuz satın aldım. Karpuzun içini yemeye çalıştık. Bir santimetreyi aşan kabuk miktarını tartıp gördük ki kabuk kısmının iki kiloya yakın olduğuna tanık olduk.

Bu durumda karpuzun kilosunun 15 TL değil 24 TL olarak ödendiği ortaya çıkmıştır. Aynı karpuza 75 TL ödendiği halde aslında karpuzu 75 TL ye değil, 106 lira 50 kuruşa satın almış oldum.

Ben şahsen yetkili bir kurum olsam bu vicdansızlığın engellenmesi için piyasada sıkı bir denetleme yaparak tüketicinin sağlıklı beslenmesi, hem ekonomik olarak kandırılmaması, hem de halkın yaşam kalitesinin korunması için gereken hassasiyetle kalıcı ve geniş tabanlı bir otokontrol mekanizması kurarak dağılımlı bir ağ oluşturarak halkı kazıklayanların çanlarına otu tıkarım, yasayla ön görülen ve hukuksuzluğu yapanların durumlarına uyan cezaları uygulayarak halkın teşekkürünü ve alkışını kazanırım.

Bakalım görelim, bundan sonraki süreçte bu adaletsizliğe, bu hukuksuzluğa, bu haksızlığa karşı tedbir alınacak mı, inşallah birileri, bazı kurumlar ortaya çıkar da kanayan bu yaraya neşter vurur.

Sivil hareket olarak bizim işimiz, halkımızın selameti, sağlığı ve güvenliğinin temini bakımından legal yollarla çalışmalar yaparak, kurumlara yardımcı olmak, ülkemizin ve toplumumuzun refah içinde yaşaması için evrensel müdahale hakkımızı kullanarak ülkeye hizmet etmektir.

Başkaca bir sevdamız yok. Yegâne sevdamız insana ve vatana odaklıdır.