
İbrahim Akkaya
Büyük balık meselesi
Kısa adı AVM olan büyük alış veriş merkezlerinin sayısı Antalya’da her geçen gün artıyor.
Sayıları arttıkça da müşterisi çoğalıyor, her açılan AVM, birkaç küçük esnafın kapısına kilit vurmasına neden oluyor.
AVM’ler gerçek şu ki her geçen gün vatandaşa daha cazip geliyor.
Kimi ürünlerin bakkala, kasaba göre, diğer ev gereçlerine göre daha ucuz olması, bunun yanında kredi katı ile taksitlendirme olanağı sunulması Antalyalıyı buralara çekiyor.
Çekiyor da, vatandaş bedavaymış gibi alış verişe adeta doymuyor.
Her türlü yiyecek, giyecek ürünleri dışında çocuklara yönelik kampanyalar, AVM’lere olan ilgiyi her geçen gün biraz daha artırıyor.
Bunun yanında AVM’lere gezmek amacıyla gelenlerin sayısı da bir hayli fazla.
Çünkü yiyecek ünitelerinin dışında, çeşitli animasyonlar, çocuklar için oyun ayanları AVM’lerin ‘bakkal amca’ya karşı giderek daha fazla üstünlük sağlamasına neden oluyor.
Sadece büyük alış veriş merkezleri ile yetinmiyor sermaye sahipleri, sokak aralarına bile ‘cep’ tabir edilen işletmeleri açıyor.
Antalya, nüfusa orantılı olarak Türkiye genelinde en çok alış veriş merkezinin bulunduğu ilk 5 il arkasında yer alıyor.
Yani Antalya AVM konusunda yükünü çoktan aldı.
Ancak büyük sermaye bununla da yetinmiyor, yenilerini açmak için olağanüstü bir çaba gösteriyor.
Belediye başkanları, belediye meclisleri yeni AVM’lerle ilgili talep edilen imar planı değişikliklerine geçit vermemeye çalışsa da, bu kez devreye yargı kararları giriyor.
Dahası sermaye sınıfının bir de TOKİ gibi silahı vardı.
Eski Tekel Deposu ve 100.Yıl Spor Kompleksi örneklerinde olduğu gibi belediye meclislerinden geçmesi zor görünen plan değişikliklerinde devreye yetkilerle donatılmış TOKİ giriyor.
Elbette bir de Özelleştirme İdaresi var.
AVM’ler Antalya’ya olan ilgilerini bu nedenle artırıyorlar, biraz gecikmeli olsa da amaçlarına ulaşıyorlar.
Defalarca Antalya esnafının AVM’ler yüzünden iflas bayrağını çektiğini yazdık.
Bu konuda Antalya’nın gerekli direnci göstermediğini vurguladık.
Zaman zaman esnaf ve sanatkarların ve küçük ölçekli kuruluşların üyesi olduğu sivil toplum örgütleri AVM’ler konusunda çıkış yapıyorlar, gerisi bir türlü gelmiyor.
Bu çıkışlar biraz da ‘tribüne oynama’, ya da medyatik olmadan öteye gidemiyor.
Sizlerle Yüksel Ateş isimli okurumuzun mesajını paylaşmak istiyorum.
Yüksel Ateş, bir AVM mağduru, yaşadıklarını şöyle anlatıyor :
“Mevcut büyükler bana dediler ki; sen küçük esnafsın çekil kenara, ben de iş yerimi kapatarak kenara çekildim yani büyük balık küçük balığı yuttu. Şimdiki kavga benim kanaatime göre daha büyük balık gelecek beni yutan balığı bir telaş aldı..Madem sistem güçlüden yana bırakın daha büyükler gelsin benim için fark etmez, Benim gibi binlerce küçük esnaf battı, o zaman neredeydiniz.Hoş geldin daha büyük balık”
Görüldüğü gibi kural değişmiyor.
Büyük balık, küçük balığı yemeye devam ediyor.
Küçük bağlın umudu olan meslek kuruluşunun yönetenleri ise ‘timsal gözyaşı’ dökerek günü kurtarmaya çalışıyor.
Tablo hiç de hoş değil, küçük balık, büyük balığın kendisini yok etmesine daha ne kadar sessiz kalır bilinmez.
Ama bu sessizlik bir büyük patlamanın, isyanın, kazan kaldırmanın işareti de olabilir.
Bizden uyarması, gerisi büyük balık ile ona kol kanat geren, destek olan, ya da “bana dokunmayan yılan” anlayışını sürdürmek isteyenlere kalmış..
Ama bir gün gelecek o yılan kendilerini de sokacak.
Bunu kimse aklından çıkarmasın.
Yarın bayram, bayramlar küskünlüklerin sona erdirildiği, birlik ve beraberlik duygularının geliştirildiği, hasret çekenlerin buluştuğu önemli günler.
Bayram öncesinde daha iyi şeyler yazmak, mutluluk, sevinç ve barış mesajları vermek isterdik.
Ama bir yandan terörün, diğer yandan savaş çığlıklarının atıldığı, zamların darbe üstüne darbe vurduğu bir süreçte insan kendisini ne kadar zorlasa da iyimser olamıyor.
Bayramınız kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.