Kızım Başak, 7 yaşında. Neredeyse 6 aydır, çok güzel bir şekilde okuyup yazıyor. Hemen hemen her gün 2-3 tane kitap okuyor…
Bazen küçük bir hikaye alıyor eline, bazen Türkçe ya da İngilizce sözlük…
Ders kitaplarını bile okumaya çalışıyor. Elinden almaya çalışsam da…
Ne okuduğu mühim değil, okusun yeter diye düşünüyorum…
Ama Başak’ın da ne okuduğuna karışacaklar, öğretmenlerinin kitap önerileri soruşturma konusu olacak mı diye düşünmeden de edemiyorum…
Zira Başak, Atatürk’ün hayatını, İstiklal Marşı’nı, 10. Yıl Marşı’nı daha 3 yaşında öğrendi. Sarı saçlı, mavi gözlü deve, büyük hayranlığı ve sevgisi var…
Şuana kadar en az 100 kitap okudu…
Sanıyorum çok yakında Atatürk’e ilişkin kitaplara da geçecek…
Biliyorum ki okuma deseler de yasaklasalar da okuyacak…
Çünkü okullarda ve kitaplarda olabildiğince yok etmeye çalışsalar da portrelerini, O asla gönüllerden çıkmıyor…
Çıkmayacak da…
Ne unutturmak, ne sevgisini silmek mümkün…
Çünkü O, dünyanın, önünde saygıyla eğildiği bir devlet adamı ve asker…
Şimdi bakmayın kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde kitaplardan çıkarılmaya çalışılmasına…
O’na ve emanetlerine yapılan saldırılara…
Kim ne yaparsa yapsın, ne O’nu unutturabilecekler ne de emanetlerini silebilecekler…
Binlerce, on binlerce, yüz binlerce Atatürk geliyor…
O’nun ışığını alan ve meşalesini taşıyan yüz binlerce eğitim neferi var…
Üstelik onlar, korkmuyorlar da Ata’nın yolunda yürümekten…
Ama Ata’nın ışığından korkanlar var…
Onlar korkmakta da haklılar…
Çünkü bu ışık, onların karanlığını yaracak…
Ne yaparlarsa yapsınlar…
Devrim şehidi Ahmet Taner Kışlalı Hocamın “Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği” adlı makalesinin sonunda da belirttiği gibi bu ülkede Atatürk'ü yıkarak olumlu bir şeyler yapabileceğini sananların, kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgı yaşadıklarına inanıyorum…
Bu sevgi bitmez, anlayın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.