Hayata farklı yerden bakabiliriz, hepimiz. Öyle de olmalı, esasen. Ama hayata farklı bakışımız, memleket sevdamızın önünde olmamalıdır, asla…

Hangi makam, mevki ve koltukta olduğunun bir önemi yok…

Her birimizin kent adına bir seçmen olarak da gazeteci olarak da öğretmen olarak da işçi olarak sunduğumuz katkılar var…

Ama öyle sevgisiz, öyle hoşgörüsüz, faydacı bir topluma doğru evriliyoruz ki karşımızdakini dinlemeden, anlamadan yapıştırıyoruz, etiketi…

En çok da siyasette böyle…

Bir siyasetçiye ‘Şunu da şöyle yapmalısın’ dediğinde, tamam bittin…

İktidar ya da muhalefet fark etmiyor…

Eleştirdiysen bittin…

Yok işte öyle değil, işin esası…

EXPO, raylı sistem, Boğaçayı Projesi vs bunlar memleketimize yapılan ya da yapılması için adımlar atılan işler…

Masaya yatırılması, eksikliklerin dile getirilmesi önemli…

Eleştiriler, başarısız olunsun diye değil…

Kamu zarar etmesin diye…

Bakın aylardır yapılan EXPO 2016 eleştirilerini Antalya Valisi de Büyükşehir Belediye Başkanı da bugün haklı buluyor…

Ama düne kadar tüm eleştiriler belli cephelerden ‘maksatlı, karalamaya’ dönük gibi gösteriliyordu…

Bunlara hiç gerek yok…

EXPO’yu nasıl kurtarırız konusunda hala yapılacak önemli şeyler var…

Geç olmadan yapılmalı…

Boğaçayı Projesi de Valimizin dediği gibi çok önemli ve devlet mutlaka işin içinde olmalı…

Uzmanların önerileri dikkate alınmalı…

Yine Konyaaltı Sahil Projesi…

Bir türlü tamamlanamayan Tünektepe Projesi…

Ve diğerleri…

Bu kente yapılacak her proje ‘memleket sevdasıyla’ toplumsal uzlaşıyla, işbirliği içinde yapılmadığı sürece eksik kalacak…

Yarım kalacak…

O yüzden sıyrılın artık şu önyargılarınızdan, çıkın kalıplarınızdan…

Kent merkezine beton santrali, sit alanlarına imar, konut alanlarına ticaret değil tek mesele…

Tadilatlardan kafanızı çevirip sokağa ses verin…