
Songül Başkaya
Bu bakanlık fazla…
Kürsel ısınmaya bağlı bir dizi sıkıntı ve gıda krizi kapımızı çaldı çalacak ama bizim ne tedbir aldığımız ne de bunları gündeme getirip çare aradığımız var…
Adında çevre olan ve icraatlarıyla çevreye zarar veren, verilmesine göz yuman bakanlığın misyonunda ‘’Hayat kalitesi yüksek şehirler ve sürdürülebilir çevreyi temin etmek üzere; planlama, yapım, dönüşüm ve çevre yönetimine ilişkin iş ve işlemleri düzenleyici, denetleyici, katılımcı ve çözüm odaklı anlayışla yapmak’’ diyor ama kağıt üzerinde…
Plan ve programlar da öyle…
Plan tadilatları ile betonlaştırdığımız tarım alanlarından arta kalanları yabancılara satıyoruz…
Hem öyle 3-5 dönüm değil, 6 ayda 6 milyon metrekarelik tarım arazisi satmışız…
Turizm tesisi ve golf sahası olmaktan kurtulan orman alanları zaten taş, maden ocakları tarafından kemiriliyor…
Su kaynakları derseniz mahvolmuş durumda. Kaynakların üstü imara açılıyor, kirletiliyor. Değerli su kaynakları kiralama usulüyle devrediliyor. HES bahanesi ile 49 yıllığına sularımızı satıyoruz…
Denizlerimiz de kirlilikten nasibini alıyor. Turizm tesislerinin çoğu derin deşarj yapmıyor. Sanayi tesisleri atıklarını denizlerimize salıyor…
Flora ve fauna yapımız tahrip ediliyor…
Kumullarımız, carettalarımız, falezlerimiz, havamız, suyumuz, toprağımız tehdit altında…
Ama baksanız AKP’nin parti programında ‘’Çevreyi kirleten hiçbir kalkınma ya da üretim modeline müsamaha gösterilmeyecektir’’ diyor...
Demek ki nükleer santralleri falan kuran başkası…
Ya da SİT alanı, su kaynağı, turizm alanı demeden her yere ocak ruhsatı veren onlar değil…
Ya biz başka ülkede yaşıyoruz ya da onlar olanlardan bihaber…
Farkında mısınız, Dünya Çevre İndeksi'nde 132 ülke arasında 109. sıradayız…
2010 yılında 77. olan Türkiye, bugün 109. sırada…
Hızla çevre, tahrip ediliyor…
Adında ‘çevre’ olan bakanlığın yaptığı icraatlar bile bu tahribatı artırıyor…
E, o zaman ne gerek var, böyle bir bakanlığa…
Bakanlık adından çevrenin çıkartılması gerek…
Çevrenin, rant uğruna yok edilmesine, kirletilmesine, tahrip edilmesine karşı bir toplumsal hareketin de çok geç olmadan başlaması gerektiği muhakkak…
Yoksa çok geç olacak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.