Dernek, cemiyet, parti, sendika, vakıf, birlik vs değil artık iş ve arkadaş ilişkilerinde de şüpheci olup çıkmışız. Bir güven sorunu yaşıyor, toplumumuz. Tüm ilişkilerde perdelendiği düşünülüyor, gerçek yüzlerin…
Oysa evet böyle bir saptama doğru, kabul edilebilir olsa da genellenemez. Genellenmemeli…
En azından birlikte çalışıp ortak amaca ulaşmak yolunda çaba gösteren topluluklar arasında…
Ama onlarda da var bu kaygı, şüphe…
Neredeyse birbirine sırtını dönemez olmuş, insanlar…
Tuhaf hem de ne tuhaf…
Paranoya haline doğru gidiyor, toplumumuz…
Üstelik bu paronaya halini sıkça yaşayanlar yüksek tahsilli ve üst düzey makamlarda oturanlar…
Düşünün resmi yetkilerle donatılmış kişilerde ortaya çıktığı zaman meydana gelebilecek tehlikeli boyutları…
Karı kocasına, kardeş kardeşe, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa güvenmiyorla başlayan süreçte devlet vatandaşa, vatandaş devlete, devlet hukuka güvenmiyora kadar getirdik…
Artık en tehlikeli noktalara ulaştı ve tedavi edilmesi gereken bir boyuttayız…
Ama kimse toplumun bozulan ruh sağlığıyla ilgilenmiyor…
Kimse hasta olduğunu da kabul etmiyor esasen…
Bir zamanlar bir siyasi toplantıda yaptığım analiz nedeniyle psikolog olup olmadığım sorgulanmış ama süreçte haklılığım ispatlanmıştı…
Şimdi uzmanların da sık sık yaptığı bu analizi bir kez daha yapıyorum çünkü yöneticilerimiz müthiş bir güvensizlik yaşıyor ve paranoya halleri mevcut…
Düşünün mecliste tek başına çoğunluğu sağlayan bir partinin belediye başkanı, meclis üyelerine güvenmiyor ve tüm yetkileri meclisten alıyor…
Bir müdür, memurlarını potansiyel rüşvetçi olarak görüyor…
Bir il başkanı, yönetiminin altını oyduğunu zannediyor…
Örnekler çoğalabilir…
Siz de bakın göreceksiniz…
Peki ne yapacağız?
Samimi olacağız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.