
Songül Başkaya
Biraz pratik, biraz teorik…
Halkın gündeminden kaçan, kaçırılan birkaç noktaya değinip, ardından da ünlü iktisatçımız Korkut Boratav’ın ekonomiye ilişkin değerlendirmesini vereceğim…
Türkiye’de ölümlü iş kazalarının yüzde 90’ı tarım sektöründe meydana geliyor…
İşçi sınıfının önemli kazanımlarından kıdem tazminatı hakkını gasp edecek bir hazırlık sürdürülüyor…
Taşeron işçilikle mücadele dilmesi gerekirken, taşeron sistemi kamuda ve özelde yaygınlaştıracak düzenlemeler için adım atılıyor…
Emekçinin asgari ücreti belirlerken yüzde 3 zam yapılırken, Meclis Plan Bütçe Komisyonu'nda onaylanan Cumhurbaşkanı bütçesine göre; Cumhurbaşkanı, emekli milletvekili maaşlarına yüzde 7.2 zam yapılıyor…
Kredi kartı borçlusu, icralık vatandaş sayısı her geçen gün artıyor…
Daha dün yedi eminlik hizmeti verilen bir kişiye yaptığım ziyarette, acı tabloya yakından şahit oldum…
Esnaf, işçi, memur, emekli, öğrenci vs hep dertli…
Ekonomi hiç de güllük gülistanlık değil…
Üretici sıkıntıda. Küçük ve büyükbaş hayvancılık yapan da yaş sebze ve meyve üreten de dertli…
Gerekli devlet desteği yok…
Yakında gıda krizi sinyalleri gelirse şaşırmaya gerek yok…
Çünkü üretici, üretmekten vazgeçmek üzere…
Gelelim yaşanan bu tablonun akademik analizine…
IMF’nin verilerine göre 2003-2012’ye ait ortalama büyüme hızı ve cari işlem dengesinin milli gelire oranına bakıldığında reel (enflasyondan arındırılmış) on yıllık büyüme ortalaması bakımından Türkiye, büyük çevre ekonomileri Çin, Hindistan, Arjantin ve Endonezya’nın arkasında kalmıştır…
Ülkemiz, yüzde 4.6’lık büyüme ile 5. sıradadır…
Türkiye’nin yetiştirdiği önemli akademisyenlerden biri olan iktisatçı Korkut Boratav, bu durumu geçtiğimiz günlerde şöyle kaleme almıştır: ‘’Ekonomide işgücüne katılım oranı yüzde 50 eşiğini bir türlü geçememektedir; tarımda faal nüfusun dörtte biri yer almakta ve milli gelirin yüzde 8’ini dahi üretememektedir. Böylesine büyük emek rezervleri barındıran (israf eden) bir ekonominin yüzde 4,6’lık bir büyüme patikasına sıkışmış olmasını ‘dinamizm’ olarak nitelendirmek safsatadır; o kadar…’’
Devamında da şöyle demiştir, Boratav: ‘’Böylece AKP’li yılların Türkiyesi, benzeri ekonomilerle karşılaştırıldığında (a) ortalamanın altında büyüyen; (b) en fazla dışa bağımlı; (c) çok düşük oranda yatırım yapan; (d) ulusal tasarruf oranları daha da düşük bir ekonomidir.
Bu bilançoyu bir ‘başarı öyküsü’ olarak anlatmak ya cehalet ya da çıkar ilişkileri ile açıklanabilir.’’
Bu durumda muhalefetin daha çok ekonomiye eğilmesi ve bu tabloyu halka anlatması, kamuoyuyla paylaşması sanal öykülerin deşifresi önemli…
Yetkililere, ilgililere duyrulur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.