Kurban Bayramı’nı kutlamaya hazırlanıyoruz.

Öncelikle kurban kesecek olanlara derileri Türk Hava Kurumu’na vermeleri çağrısı yinelemek istiyorum.

Kurban derileri önemli bir gelir kaynağı.

Bu yüzden de talibi çok..

Son yıllarda halkın dini duygularını istismar eden bazı vakıf ve dernekler kimi yöneticilerin de desteği ile kurban derilerini toplama çabasına girdiler..

Bunlar arasında ‘Deniz Feneri’ adı verilen yüzyılın vurgunu yaptı halde AKP iktidarı tarafından korunup kollanan yapı var..

Kurban derilerine din istismarı yaparak vatandaşın kafasını karıştırmaya çalışan cami yaptırma ve yaşatma adına kurulmuş dernek veya oluşumlar var..

İşte böylesine bir tabloda eskiden kurban derilerini toplama yetkisi bulunan, ancak AKP hükümetinin yaptığı düzenleme ile başka kurum ve kuruluşların devreye girmesiyle sıkıntı yaşayan Türk Hava Kurumu’nu tercih etmek yurtseverliğin de bir gereği olmalı..

Çok zor bir süreçte karşılıyoruz bayramı..

Sınırlarımızın sadece 500 metre ötesinde savaş var..

AKP hükümeti ülkeyi savaş sokmak istiyor, bunun için de MHP’nin destek verdiği tezkereyi apar topar Meclis’e getiriyor..

Dış politikanın iflas ettiği, Türkiye’nin komşuları başta olmak üzere herkesle kavgalı olduğu dönemde vatandaş bayram heyecanını yaşayamıyor..

Bırakın bayram sevincini yaşamak herkes stresli, patlamaya hazır bomba gibiyiz hepimiz..

Birlik ve beraberliğe her zamankinden gereksinim duyduğumuz dönemde ülkeyi yönetenler kutuplaşmayı körüklüyor..

Bir yandan ‘Çözüm süreci” denilen kirli pazarlıklarla şehitlerin kemiği sızlatılırken, diğer yandan suni-alevi tartışması ateşleniyor, ‘bizden ve bizden olmayanlar’ ayrımı yapılıyor..

İktidar pembe tablo çizse de, dünyanın en önemli ekonomilerden birisine sahip olduğumuz masalını okumaya devam etse de hızla fakirleşen bir ülkeyiz..

Mutfakta yangın büyüyor.

Zam yağmuru başlardı bile..

İşsizlik toplumsal uzlaşmayı ciddi anlamda tehdit ediyor.

Genç işsizler ülkesi olduğumuz gibi, yaşlısına da insan onuruna yakışan bir yaşam hazırlayamayan bir ülkeyiz.

Önemli bir bölümü Antalya’da yaşayan emekliler hali içler acısı..

Emekli maaşı açlık sınırında.

1 milyon 400 bin kişiye verilen yaşlılık maaşı ise çay-şeker parasını ancak karşılıyor.

Emekliler, ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal yaşamın bir parçası olmasına karşın insan yaşama olanaklarına sahip olmadıklarından yana dertliler.

AKP hükümetinin politikaları yaş yaştan vatandaşı canından bezdirdi.

Emeklilerin şu feryadı tabloyu en net biçime anlatıyor :

“Sosyal Güvenlik reformu yoksullaştırdı, sağlık reformu öldürüyor”

Hal böyle iken hükümet hiçbir sorun yokmuş gibi davranmaya devam ediyor.

Yarın bayram, ortam böyle iken bayram sevincinden söz etmek olanaklı mı ?

Bir avuç mutlu azınlık bir eli yağda, bir eli balda yaşarken, dolar milyarderlerin sayısı her gün katlanırken, Antalya’da ve ülkenin tüm yerleşim birimlerinde aç yatan çocuklar var.,.

Bir avuç mutlu azınlık çocuklarını bayram tatili için yurt dışına gönderirken, Antalya’da ve Türkiye’nin tüm yerleşim birimlerinde çocuğuna bayramlık alamayan babaların hüznü var..

Böyle bir süreçte yeni bir bayramı karşılamaya hazırlanıyoruz.

Bırakın kurbanlık almayı, evine şeker bile götüremeyen insanların yaşadığı gözönüne alındığında tablonun hiç de iç acıcı olmadığı ortayla çıkıyor..

Gerçek şu ki bayram sevincini çoktan unuttuk.

Yine de geleneği bozmayalım..

Bayramınız kutlu olsun..