
İbrahim Akkaya
Gezi sansürü yendi
Antalyalılar, Altın Portakal Film Festivali’nin darbe dönemleri ve sansür belası dışında 50 yıl düzenlemesinde ev sahibi olarak destek oldular özveride bulundular.
Kimi zaman halktan kaçırılıp, kapalı kapılar ardından yapılsa da, kimi zaman asıl sahipleri, ev sahibi Antalyalılar yok sayılsa da Türk Sineması’nın itici gücü olmaya devam etti Antalya Altın Portakal Film Festivali.
Adı da ‘ Türk Oscarı’na çıktı..
Sanatçı için de, yapımcı içini de, yönetmen için de,senarist için de, ışıkçı için de Altın Portakal’ı kazanmak çok anlamlıydı.
Bir zamanlar ‘Hasta adam’ gözüyle bakılan Türk Sineması’nın bugün altın çağını yaşaması ve çok sayıda kaliteli filmin yapılması, uluslararası alanda ödüller kazanmasında Antalya’nın ve Altın Portakal Film Festivali’nin payı kuşkusuz çok büyük.
Kimsenin bunun tersini söylemesi de hakkı ve haddi olamaz..
30 Mart yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi’ni AKP’nin yeniden kazanması ile Antalya’da pek çok şeyin değişeceği tahmin ediliyordu.
Ancak kimsenin aklına Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin kurumsallaşması ve kurumsal bir kimlikle düzenlenmesi düşüncesiyle kurulan Antalya Kültür ve Sanat Vakfı’nın(AKSAV)devre dışı bırakılacağı gelmezdi.
AKP’li Belediye Başkanı Menderes Türel’in festivali belediye bünyesine düzenleme düşüncesine de saygı duymak gerekli..
Ancak AKSAV yönetimine AKP’nin ‘Paralel yapı’ suçlamasına bulunduğu oluşumun içinde olduğu bilinen bir savcının itibarsızlaştırma, toplum önünde küçük düşürme hedefiyle ortaya attı attığı asla kabul edilemez suçlamaları gerekçe göstermek(Sonradan aklandılar ve beraat ettiler) hiç de şık olmadı.
Festival düzenlemek, hele hele film festivali düzenlemek sıradan bir organizasyon değil..
Uzmanlaşmış AKSAV’ın yok edilmesi ile birlikte 51. Antalya Altın Portakal Film Festivali organizasyonu ile ilgili endişeleri bulunanlar haklı çıktı..
Jüri Reyan Tuvi’nin Gezi olaylarını anlattığı 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' isimli belgeseli yarışma filmleri arasında seçmesine rağmen film festivalden çıkarıldı.
Yani festival başlamadan sansür başladı.
Jüri ve sanat camiası büyük tepki gösterdi bu sansür işine..
Neymiş efendim Gezi’yi anlatan ve Türkiye için milat olarak kabul edilen eylemlerin konu edildiği belgeseli etik kurullara aykırıymış,devlet büyüklerine ve dönemin başbakanına hakaret içeren sözler varmış.
Hani siz özgürlükten yanaydınız ?
Hani sanata ve sanatçıya saygılıydınız ?
Amaç belli AKP Gezi’den çok korktu.
Gezi’yi iktidarlarını yıkmaya yönelik bir darbe hazırlığı olarak yorumladı.
Oysa organize bir eylem değildi.
Kendiliğinden gelişen ve özellikle de politize olmamış gençlerin buluştuğu bir eylemdi Gezi..
Farklı görüş ve düşüncede olanlar, Gezi ile “Hayatıma karışma, hak ve özgürlüklerimize müdahale etme’ uyarısında bulunmak için bir araya gelmişlerdi.
Çok iyi niyetli başlayan eylemleri AKP’nin ‘destan yazan polisi’ savaş alanına çevirdi..
Gençler öldü, yaralandı, sakat kaldı..
İşte 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' belgeseli bunları anlatıyordu ve Gezi’nin unutulmamasını amaçlıyordu.
Bu yasak, bu sansür 51 yaşındaki Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin altına dinamit koymakla eşdeğer.
En kötü niyetliler bile festivale böyle darbe vuramadı..
Şimdi yarım ağızla özür diliyor Festival Komitesi..
Baktılar ki 11 jüri üyesi istifa etti, sinema dernekleri elini çekti, telaşlandılar, starta 3 gün kala uzlaşı çağrısı yaptılar..
"İşin bu hale gelmesinde bizim de sorumlu olduğumuzu kabul ediyoruz” dediler.
Nafile çabalar..
Yazık ettiniz festivale
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.