Bazen
kafam öyle karışıyor ki, "Keşke hiç evrimleşmeseydik" diyorum. Hatta
"evrim" olayını hiç kabul etmeyen kafalardan olsaydım diyorum. Ne bu
ya düşündükçe, sorunlar buluyor, görüyorsun, sonra da çözümleri için bir daha
düşün.
İlk
insanlar evrende topluluklar halinde yaşarlarmış. Kendi aralarından doğal bir
iş bölümü. Erkek, kadın. Ne kadar sade ve yalın. Herkesin bir görevi var,
herkes ne yapacağını biliyor ve gönlünce yapıyor ve yaşam sürüp gidiyor.
Ne
zaman iş bölümü, ticaret, savaşlar, mallar, mülkler derken ortalık karışıyor.
İnsan, o ilk özgür insandan çıkıyor ve güya örgütlü süreler halinde yaşamaya
başlıyor.
Oysa
topluluk halinde yaşamda bir iş bölümü ve bir doğal kabullenme vardır.
Medeniyet denen olgu, insanlığın doğası ile birlikte değerlerini bozmuş
görüyor.
Örneğin
kadın, neslinin devamını sağlamak için doğurmak zorunda, ama bunu bir zorlama
olarak değil, doğal bir süreç olarak yapıyor ve doğuracağı çocuğun babası
olarak en güçlü dölü verecek erkeği kendi seçiyor.
Hatta,
bu süreç içinde bile süreci garantiye almak için birden fazla erkeğe
"babalık" rolü yüklüyor, hem çocuğun hem de topluluğun güvenlik,
besin sağlama ve diğer topluluk rollerini paylaştırıyor.
Ne
zaman topluluk, toplum, millet, devlet olmak gibi süreçleri yaşamak zorunda
kalıyor, o zaman işler karışıyor.
Hele
hele günümüz toplumu en çağdaş, en modern topluluk, toplumlar olduğu iddia
edilse de sürü olduğu görmezlikten geliniyor.
Nasıl
kazlar gökyüzünde topluluklar halinde uçuyorlar ve bir kuralları var ise, bir
zamanlar insanoğlunun da özgür kuralları varmış. Ne zaman evrimleşmiş,
evcilleşmiş, kurallar değişmiş ve insanoğlu kabul etmese de sürüler halinde
dolaşır, tavır sergiler olmuş.
İşin
kötüsü, gökyüzünün en organize, en disiplinli ve kuralcı topluluğu olan kazlar
bile, evcilleştirilip topluluktan sürüler halinde güdülür olmaya başladılar,
kazlar de değerlerini, özgürlüklerini, disiplinlerini kaybettiler, yok ettiler.
Sürü oldular.
Bilindiği
gibi, kazlar gök yüzünde, bir öncü liderliğinde eşit kollara açılarak uçarlar.
Öndeki kaz yorulunca, yerine hemen ikinci sıra kızlarından birisi geçer ve
gruba liderlik eden derler.
Tek
başına bir kaz uzun sürer yaşayamaz ve uçamaz. Yorulur ve topluluğa dönmek
zorunda kalır ya da yok olur. O yüzden, uzun göç yollarında bile, hastalanan
kaz, diğerlerince yalnız bırakılmaz ve yoldaşlık edilir birkaç kaz tarafından.
Günümüzde,
özellikle Kuzey Anadolu'da Kars, Ardahan gibi yerlerde kaz yetiştiriciliği
ünlenmiştir.
Artık
burada ki kazlar ya topluluklar halinde ya da sürüler halinde yaşarlar.
Evcilleştirilemeyen kazlar topluluk halinde ve özgürce yaşarlar.
Evcilleştirilen
kazlar ise, koca gövdeleriyle sürüler halinde yaşarlar.
İnsanoğlu
da EVRİMLEŞİP ÖZGÜRLEŞECEĞİNE, gittikçe kendine ve çevresine kapanıp süreler
halinde yaşamaya çalışmaktadır.
Belki
pek farkında değil gibi ama, insanoğlu yeni bilgi ve teknolojiler sayesinde,
kapitalist sistemin de boyunduruğuna girip, fiziki sürü olmasa da "sürü
psikolojisi" mantığı ile güdülüp gidiyor.
Ne
acı.