Söze nereden başlayacağımı şaşırıyorum bazen. Bu aralarda da, siyaset ve CHP ile ile ilgili iki kelam etsem, hep bir şeyler içimi acıtıyor, insanların şaşkınlığı üzüyor. Dün de bir dostumuzun evinde, çok sevdiğimiz kişiler ile rastlantı sonucu birlikte olduk.  E yani, söz dönüp dolaşıp, ne olacak bu ..... hali muhabbetine dönüyor her nasılsa.Ülkenin, Halkbankası'nın bilinen durumlarından sonra, tabi söz döndü dolaştı CHP'ye geldi. Ucundan kıyısından da eleştiriler.  Herkesin bir şeylere içi yanıyor. Herkes bir şeyleri görüyor ama, hiç kimse de partisi CHP için "zülfü yare dokunsun istemiyor"

CHP'liği, Atatürkçülüğü, Laikliği, Demokratlığı su götürmez bu insanlar ile konuşurken, söz döndü dolaştı 2019 yerel seçimlerine geldi.

Hiç kimse umula, coşku ile iki kelam edemiyor. Bütün cümleler kaygı ve kuşku ideleri ile ya başlıyor, ya bitiyor. Ankara'nın dört bir taraftan giriş kapılarını yapan iş adamının kardeşi siyasetçiden tutun da, bilmem nerede ki, bilmem ne işine kadar her şey konuşuluyor ama, insanların içi sızlıyor bu kadar ucuzluğa.

Laf lafı açıyor ama, muhtarlık da yapan bir partili ağabeyimiz, bir türlü konuşulanlara inanmak istemiyor, bu kadar olumsuz şeyler olsa, AK Partinin o kadar gazetesi TV'si var yazar, haber ederlerdi diye sözü geçiştirmeye çalışıyordu. Ağabeyimizin derdi  parti ve parti yöneticilerinin yaptıkları yanlışları savunmak değil idi, başka partilerde eleştirdikleri böyle olumsuz şeylerin partisinde yapıldığını kabul etmek istemiyordu. Hele oğlu, kızı gibi evinin içinden gelen bilgi ve eleştiriler ise canını baya sıkmıştı. Neyse, hiç bir partili partisine kıyamıyor ama, herkesten de aynı olmasını beklemek olmuyor. Burada TC Siyasi tarihine bir göz atılsın istiyorum. Devletten ve Cumhuriyetten önce kurulmuş bir partiden, CHP'den ve siyasi tarihinden söz ederken iki kere düşünmek gerek.

1940'lı yıllara gelinmiş. Dünya en ağır ekonomik bunalımını yaşıyor. Alman, İngiliz ve ABD ekonomileri başta olmak üzere dünya ekonomisi bunalımın zirvesini yaşıyor, 2. paylaşım/dünya savaşı kapıda. Son seçimler 1943 yılında yapıldığından olağan seçimin 1947 yılında yapılması gerekmektedir.Gerek dünya, gerekse de ülkenin iç sorunlarından kaynaklanan sorunlara, iktidardaki parti CHP'nin kendi iç yönetsel sorunları da karışınca, bunun karşısında da muhalefet partisi DP'nin hızla örgütlendiği, taban kazandığı gözlenince İnönü, ilk erken seçim kararını alır ve seçimler 21 Temmuz 1946'da yapılır. CHP, % 87.3, DP % 11.6 oy alır. Ama korkunun ecele faydası olmamıştır, 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimleri: CHP %39.9, ile % 53.5 oy alan DP'ye karşı kaybetmiştir. Bunlar tarih kitaplarındandı. Şimdi de, yakın tarihe bir göz atmakta yarar var. Yıl 1999, yerel ve Genel Seçimlerin birlikte yapılmasına karar veriliyor. Ve genel seçim, yerel seçim ile birleştiriliyor. Uzun uzun siyasi hikayeler var. Yolsuzluklar, siyasi krizler, siyasi manevralar falan filan. CHP içinde de yönetimden kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Parti tabanında, herkes bir şeyler fısıldıyor ilk olarak CHP'ye oy vermeyeceklerinden söz ediliyordu.  Tabi bunun anlamı CHP'nin parlamento dışı kalması anlamına geliyordu. Ben de, "hadi camım sen de, ülkeyi, devleti kuran, her yerde örgütleri olan bir parti, TBMM dışı kalır mı" diye konuşulanları fesatça buluyor ve "engin siyasi deneyim ve bilgim ile konuşulanları ciddiye almıyordum." 18 Nisan 1999 akşamı seçim sonuçları yayınlanıyor, O da ne? CHP Antalya Büyük şehir Belediye başkanlığını alıyor ama, parti % 8.71 ile %10 barajını aşamıyor ve parlamento dışı kalıyordu. Zaman ne çabuk geçen şey ya. 2002 yılı hemencecik geliveriyor.  Ecevit Hükümetinin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli "ERKEN SEÇİM" deyiveriyor ve 3 kasım 2002'de erken seçim oluveriyor. Bu kez de herkes, DYP ve ANAP için iyi şeyler söylemiyor, karından konuşanlar, Parlamento dışı kalacaklarını söylüyorlardı. 'Haydi ANAP için bir şey diyemem ama, koskoca DP'nin, AP'nin devamı olan bir parti TBMM dışı kalır mı ya' diyordum. 3 kasım 2002 gecesi bir kez daha siyasi ders alıyor ve bildiğim bütün doğruların yanlış olduğunu görüyordum. Fısıltılar doğru çıkıyor ve DYP ve ANAP, TBMM dışı kalıyorlardı. 2019 yılında yerel seçimlerin olacak. Yine "o fesat fısıltıları" CHP için duyuyorum. Bu siyasi kadrolar ve ideolojisizlik ile siyaset yapanlar ile oy vermenin dışında bir beklentim olmayacağı içim, yaptığım  uyarı mahiyetindeki eleştirileri "uygun yerleri"  ile gören, okuyanlara sözüm yok da, iyi niyetli, partili ve yöneticileri uyarmak istedim. TARİH, tekerrürden ibarettir diyorlar, ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi!.."  diye abuk bir söz var.. Bilmem duyan olmuş mudur?