Hıdırellez, binlerce yıldır Türk Dünyası’nda ve yakın coğrafyalardaki milletler tarafından kutlanan yazın habercisi olarak nitelenen Hıdırellez, sıcak yaz günlerinin başladığını müjdeler. Çeşitli ritüel, dua ve etkinliklerle kutlanan Hıdırellez bu yıl 5-6 Mayıs günleri arasında kutlanacak.

Ruz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdırellez Günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. Hıdırellez'in UNESCO'nun 'İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi'ne alınması amacıyla 2010 yılında müracaat edilmiştir.

HIDIRELLEZ HİKAYESİ NEDİR?

Hızır ve İlyas, Hükümdarın ordusundaki iki askerdir. Hükümdar bir gün ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) aramaya çıkar. Yolculukta, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrılırlar. Bir subaşında durup, yemek için kurutulmuş balık çıkarırlar. Tam bu esnada deniz suyu balığa sıçrar, balık canlanır ve suya atlar. Böylece Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar. Bu sırada bir melek gelir. Hızır’ın ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklarını, fakat Hızır’ın karada, İlyas’ın denizde ihtiyacı olanlara yardım edeceklerini bildirir. Hıdrellez Günü yani 6 Mayıs’ta Hızır’ın ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Halk inanışına göre 6 Mayıs’ın yağmurlu geçmesi, Hızır’ın ve İlyas’ın buluştuklarında sevinçlerinden ağlamalarının ve bulutların da onlara katılmalarının bir ispatıdır. Çeşitli dilekler dileyenler ağaçlara bez bağlıyor. Günahlardan arınmak için ateşten atlamak da Hıdrellez'in faydalı olduğunu düşündüren her inancı, güçlü her efsaneyi, başka toplumlardaki gelenek ve görenekleri, dönemsel kültürel gelişmeleri sözlü ya da yazılı olarak nesilden nesle aktarmışlar ve bu kültürel aktarımları diğer topluluklar da faydalı görerek yaşamlarının farklı kesimlerinde kullanmışlardır.

Eski Türk geleneği olan Nevroz, Hıdırellez, Nardugan gibi bayramlar da bu şekilde kutlanan yaygın gelenekler arasında bulunuyor. Hastaların çimen üzerinde yuvarlandığında şifa bulduğuna inanılıyor. O çimenleri yiyen ilk kuzuların kesilip yenmesinin de hastaları sağlığına kavuşturduğu rivayet ediliyor. Hıdrellez'i kutlayanlar geçmiş günahlarından arınmak için o gece bol su ile yıkanıyor. Ayrıca Hıdrellez öncesinde evler ve kıyafetler temizleniyor. Hızır’ın ve İlyas'ın bitkilere, çiçeklere dokunduğu, bu nedenle onların gücünün bu çiçeklere, bitkilere geçtiğine inanıldığı için toplanan çeşit çeşit çiçekler de kaynatılıp şifa bulmak için içiliyor. Kısmet açmak isteyen genç kızlar da küpe, yüzük, boncuk gibi eşyalarını bir çömleğe koyup, ağzını kilitledikleri çömleği bir gece gül ağacı dibinde bekletiyor. Çömlekler ertesi gün maniler söylenerek açılıyor. 

Eski Türk toplumlarının mit ve destanları incelendiğinde, birçok toplumun inandığı doğaüstü varlıklar, iyi, kötü, gece ve gündüz, güneş ile ay temalı efsanelerin varlığı göze çarpmaktadır. İnançların, bireylerin kişilik oluşturmalarında, aile ve akraba bağlarını güçlendirmedeki rolü toplumun şekillenmesinde oldukça etkindir. Bu inançlar ve tekrarlar semavi dinlerde olmasa da günümüze kadar etkilerini sürdürmüştür. Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi dileği ile iyi bayramlar.