Saddam hükümeti esnasında hayat nasıldı diye bir Iraklı vatandaşa sormuşlar, cevapları oldukça ilginç gelin beraber okuyalım.
-Ülkenin güneyinden kuzeyine sorunsuz gidebilirdiniz.
Tek parti vardı, doğru b.ktandı, ama tek partiydi
Siyasete karışmadıkça oldukça rahat bir hayat sürebilirdiniz.
Tek devlet vardı ve son söz hep ondaydı.
Ücretler çok düşüktü
Ücretler düşüktü ama hayat pahalılığı da yok gibiydi, petrol sudan ucuzdu, su da ucuzdu, ana gıda malzemeleri satın alınabiliyordu.
Yüksek eğitim bir hayli kaliteliydi
Yurt dışına çıkmak zordu, çok zor (1991-2004) arası arabayla Ürdün’e gitmek ve oradan uçmak zorundaydınız.
Fakirlere gereken yiyecek yardımı yapılırdı,
Sağlık sistemi kötüydü.
İnternet falan yoktu, tek kanal devlet tv si izlenirdi.
İthal mallar çok pahalıydı.
Halkın dış dünyada olup bitenden haberi yoktu .
Tek korku vardı o da devlet korkusu.
Devlet herhangi bir toplu protestoyu gerekirse bombayla, kimyasal gazla ve silah kullanarak bastırabilirdi.
Ülkenin sınırları vardı, belliydi ve korunurdu.
Irak egemen bir devletti, ve hatta bu haliyle insanlarına gurur veriyordu.
2003 sonrası ..
Tüm memleket savaş sahası haline dönüştü.
Polis eskiden de kötü oldu, asker keza tüm profesyonel kabiliyetini kaybetti.
Her yerde bombalar patlar hale geldi.
Fiyatlar fırladı hayat pahalılığı dayanılmaz bir hale geldi,
Sağlık sistemi kötüydü, berbat oldu
Aylarca elektrik kesintileri yaşandı.
Alt yapı perişan oldu.
Her yere uçak seferi var, ama bilet çok pahalı.
Her yer ithal mallarla dolu ama keza çok pahalı.
Irak artık egemen bir devlet değil, deyim yerindeyse ‘kör tuttuğunu sever ‘ bir vaziyette.
Ülkede eşkıyalık tavan yaptı. Her terörist grubun kendi ajandası var.
İşte vaziyet demiş.
Oralara gidip de gelen varsa ve bu yoruma bir katkı yapabilirse hora geçer.
Ha yazının başlığı niye ‘Deve’ ?
Deve yüce Tanrının huzuruna çıkmış;
‘Yahu benimle zorun neydi niye beni böyle biçimsiz yarattın, bak aslanın yelesi, kaplanın çizgileri, karacanın gözleri var
Tanrı cevap vermiş;
‘Ben seni at olarak yaratacaktım ama bir de ‘altılı masanın’ görüşünü alayım dedim.’