Antalya geçtiğimiz günlerde yepyeni bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Sahaf Festivali” dedik adına. Burada amaç, Antalya’da sahaf kültürünün gelişmesi, hem sahaf esnafının kazanması, hem ilgi duyan vatandaşın isteğine ulaşabilmesiydi.

 

Bu festivali ancak Kepez Belediyesi ile yapabileceğimizi, kendisinin de Antalya’da sahaf kültürü olmamasından yakındığını biliyorduk.

Bazı arkadaşları inandıramadık. Kendisine göre kültür kimsenin s….de değildi. Herkes mama derdindeydi.

 

Hemen akabinde bir 10 Kasım Anma Etkinliği ile ilgili yazımızı yazdık. Hakan Tütüncü’nün işi şova dökmeden nasıl kültür ve sanata hizmet ettiğini gösteren bir etkinlikti.

 

“Senfonik Türküler” deyince de Kepez Belediyesi’nde ortaya çıkan bu güzelliğin, tam da Atatürk’ün istediği normlarda eğitim verdiği, gençleri evrensel müzikle buluşturan bir yapı çıkıyordu karşımıza.

O yazının ardından geceyarısı telefonuma gelen (mektup) mesajdan bir bölümü aktaracağım.

 

“Üstad,

 

Yazınızı büyük bir dikkatle okudum. Çok teşekkür ediyorum. Kurgu harika olmuş. İfadelerse samimi ve içten. Bizim tam olarak yapmak istediklerimizi anlamış, kalp ritmimizi ve heyecanımızı anlamış, dahası güzel bir biçimde aktarmışsınız.

 

Herşey geliyor ve geçiyor. En nihayetinde hayat bitiyor, ömür tükeniyor. Baki kalan kubbede hoş bir sada bırakanlar geçiyor ötelere.. Eldeki imkanlar da bu bakış ile kullanıldığında anlam kazanıyor.

 

O orkestrayı kurma kararı verdiğim günleri hatırlıyorum. Takvimler 2010'u gösteriyordu. Bugünleri hayal ederek çıkmıştık yola. Kimsenin inanmadığına kendiniz inanacaksınız ilkin.. Eğer “insana değer katarak zamana imza atmak” gibi bir niyetiniz varsa.. Yürüdüğümüz yol dikensiz bir gül bahçesi değil. Engellerle dolu bir yolculuk bizimkisi.

 

"Cumhuriyetimizi, değerlerini ve kazanımlarını daha da ileri taşımak" kuru bir klişeden ibaret değilse sözleriniz emek ister. Biz buna inanıyor ve imkanlar dahilinde gereğini yapmaya azmediyoruz.

 

Şuna ana kadar, belki de ömürboyu gizli kalacak yüzlerce yeteneği gün yüzüne çıkardıysak, onlara emek verip 58 gencimizi konservatuarlı yaptıysak hepsi o azmin meyveleridir. Bu tarz içten taktir satırları, bu kararlılığımıza motivasyon sağlayan en önemli etkenlerdir. Bunu yaşayarak bildim, biliyorum.

 

Büyük bir itinayla, kalpten bir hissedişle yazılmış bu güzel yazıya, benzer bir duyguyla cevap vermek gerekirdi. Öyle yapmaya çalıştım.”

 

Bir kültür sanat gönüllüsü olarak “neden Hakan?” diyenlere “işte bu yüzden” diyorum.

 

Bugün bu satırlarda 20. Uluslararası Piyano Festivali ile ilgili heyecanımı paylaşan bir yazı okuyacaktınız aslında. Asılan afişler, bilboardlar o heyecanı vermedi. “Yapılsın da...” gibi duruyor karşımda. Haa bir de Gitar Festivalimiz var. Ahmet Kanneci'yi canlı performansta dinlemeyi bu kadar özlemişken nedense hiç izleyemedim. Senin haberin var mıydı?

Yoksa aha da bilgi.

Muratpaşa Belediyesi ve ODTÜ Antalya Mezunlar Derneği’nin düzenlendiği 8’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali, 21 Kasım Perşembe başlıyor. Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde 3 gün boyunca devam edecek festivalde Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Kanneci, Massimo Delle Cese, Salvatore Daniele Pidone, Senio Diaz, İlke Türkdoğan, Doç.Dr. Okan Murat Öztürk ve Özcan Dal sahne alacak.