
Cumhur Utku
Siyaset, profesyonel bir meslek midir?
Başlıktaki soruyu ansiklopedilerde araştırdığınızda siyaset, bazılarına göre profesyonel bir meslek, bazılarına göre meslek değil bir ilgi sahası olduğunu görürsünüz. Sorunun yanıtı profesyonellikten ne anlaşıldığına bağlıdır. Bazı düşünürler siyaseti bir meslek olarak değil “devlet adamlığı” olarak niteler. Bu görüşe göre siyasetçi kısa vadeli siyasi kazançlar yerine uzun vadeli toplum ya da devlet çıkarlarını düşünmelidir. Bu nitelik bir mesleğin gerektirdiği hedeflerden farklıdır.
Siyaset, bir akademik disiplin yani bir bilim dalıdır. Kasaba kahvehanelerinde siyaset konuşanlar bu bilimden uzak, dedikodudan ve ideolojik tatminden başka bir şey yapmazlar. Siyaset disiplini felsefe ve sosyoloji bilimlerini de kapsar. Mutlak ve kesin yasalara sahip bir doğa bilimi almadığı için olasılıklar ve eğilimler üzerine sürdürülen bir süreci vardır. Kısaca devletin, hükümetin ve siyasal tutumların incelenmesi ve bunların nasıl olması gerektiğini bulmanın yoluna siyaset (politika) denir.
Siyaset, “Siyaset yapma!” denilerek küçümsenir. “Senin yaşın ya da konumun siyaset konuşmaya uygun değil!” diyerek engellenir. Oysa her yaştan ve her uğraştan herkesin toplum, birey, devlet, yönetim, insan hakları ve demokrasi konularında bir sözünün olması gerekir.
Profesyonellik, amatör olmayan, işinin ehli, yetkin kişilerin etik kurallara uygun işini yapmasıdır. Futbolcular ya da sanatçıların çoğu para karşılığı işlerini yaptıkları için profesyonel deyince, hemen maddi karşılıkla iş yapanlar akla gelir. Örneğin “Profesyonel asker” denildiğinde lejyonerlik, koruculuk falan düşünülür. Oysa “Mehmetçik” kavramı kaliteli ve duygusal bir profesyonel askerliği anlatır. Profesyoneller sahip oldukları yetkinliği nasıl kullandıklarıyla ve işlerini yaparken sergiledikleri davranışlarıyla kendilerini belli ederler. Profesyonel davranış, emek karşılığı alınan ücretten önce ahlaki değerler, etik kurallar ve iş yapış biçimiyle ilgilidir.
Bu bilgilerden sonra okurlara iki siyasal olay anımsatacağım.
Birincisi, bundan bir yıl kadar önce bir siyasal parti önderi Devlet Bahçeli'nin mecliste karşılaştığı ana muhalefet partisi önderi Özgür Özel'e söylediği sözler. “Siyaset icabı söylememiz gerekenler oluyor...” demişti. Bu sözlere gülünüp geçildi. Hiç kimse neydi o “Siyaseten söylenenler” diye sormadı. Oysa üzerinde çok ciddi düşünülmesi, tartışılması gereken bir olaydı.
İkinci olay ise geçen ay Aydın BB Başkanının birden bire parti değiştirmesiydi. İki dönem milletvekilliği, dört dönem Belediye Başkanlığı yapmış beldesinde sevildiğini sandığımız bir bayan siyasetçiydi. Kimimiz hırsımızdan kimimiz sevincimizden bunun Türk siyasal yaşamına ne kadar büyük zararlar verdiğini ve vereceğini unuttuk.
Bu iki olay, bilimsel profesyonellik kavramını alaşağı ederek, siyasette profesyonelliğin kandırmaca, kaypaklık, halka yalan söyleme sanatı olduğunun ve çoğu siyasetçinin siyaset satmaktan başka bir işi olmadığının kanıtı oldu. Bu iki olayı okuyan ve okuyamayan ahali üzülmedi. Ahalimiz çoktandır “profesyonel siyasetçi” denildiğinde siyasal ahlaksızlıkları olağan saymaya başlamıştı bile...
Siyaset (politika) her yurttaşın doğal, gündelik yaşamda sürdürdüğü sıradan bir düşünce tarzı ve eylemdir. Öyle olmak zorundadır. İlgisiz sanılan her ama her sorunun siyasi bir yönü, uzantısı vardır. Yayladaki derede tuttuğunuz bir balığın akarsularla ilgili politikanızla, kullandığınız kurşun kalem fiyatının eğitim ve maliye politikanızla, sabah işe giderken yediğiniz simitteki susamın sizin tarım ve ithalat politikanızla ilgisini keşfedersiniz. Örnekleri uzatmak olası. İşte bu yüzden politika tam da yaşamın içinde ve yaşamın gerçeğidir. Siyaset, bilmem hangi partinin üyelerinin, milletvekillerinin, bilmem ne belediyesinin başkanlarının, meclis üyelerinin tekelinde değildir.
Çoktandır kavramları karıştırarak, ilkelerine uygun bir program ya da ideoloji için siyasetin içinde olanlara terörist derken, çıkarı için siyasetin içinde olanlara ise profesyonel siyasetçi dediğimiz bir çağa getirdik. Bütün bunların sonucunda özgüveni olmayan, yalnızca edebiyat ve sanatla kendilerini tatmin eden Türk aydınları siyasete aldırış etmedikleri için siyaseti TV’lerdeki laf cambazları ve kahvelerdeki kasaba ahalisi yapmaya başladı.
Kısaca, siyaset profesyonel bir meslek değildir. Zaten meslek de değildir. Siyaset (politika) yaşamın kendisidir. Soran, sorgulayan, konuşan insan siyasidir. Hükümetin uygulamalarını olumlayanlara aferin derken o uygulamaları yerenlere “Siyaset yapıyorsun!” demek, siyasetin ciddi bir iş olduğunu unutup yalancılığı siyaset olarak algılamak, algılatmaktır. Siyaset her meslek sahibi yurttaşın, istediğinde eşit ve engelsiz koşullarda, ücret karşılığı olmadan yapabileceği bir yurttaşlık görevidir. Bütün siyasal görüşlerin en başında bu görüş kabul edildiğinde Türk siyaseti ileriyi gören seçimi değil geçimi, çirkefi değil denizi, dağ silsilelerini değil o dağların öte yamaçlarını görebilen bir uğraş haline gelebilecektir.
Seçme ve seçilme yasaları nasıl olursa olsun, yönetim biçimleri ne olursa olsun önce ahlaki sonra da bilimsel sorumluluk çok önemlidir. Siyaset, yurt ve yurttaşlık görevi olduğu için bünyesinde ahlaksızlıkları ve ahlaksız kişileri barındırmamalıdır. Milletvekilliğinin, Belediye Başkanlığının ve seçilmiş meclis üyeliğinin maaş karşılığı yapılmaması ya da simgesel bir ücret alınması, hırslanmayı, kinlenmeyi dindirecektir. Var olan yerel ve genel seçim sistemlerimizin çağdaşlığa ve coğrafyamızın özelliğine uygun olarak değiştirilmesi de ahlaksız siyaseti önleyecektir.
Sevgi ve saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.