AKP’nin siyasi yaşamında alışık olmadığımız bir tablo yaşadık, 16 Haziran’da. İstanbul’da iptal edilen büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerine 1 hafta kala iki aday tartışma programına katıldı…

Demokratik yolların oldukça tıkandığı, siyasi nezaketten uzaklaşıldığı günlerde Türkiye’nin ihtiyacı olan bir ortamdı, doğrusu. Her ne sebeple olursa hazırlayanlar da katılanlar da sağolsun. Tabii sunanlar da…

Tartışmanın yöneticisi konumundaki meslektaşımız zaman zaman müdahaleler yapsa da şu yaralı demokraside çok hazırlıklı olmadığı görülse de iyi bir yayıncılıktı…

Gelelim bir iletişimci gözüyle yorumlara. Programa giriş yaparken ki fotoğrafıyla Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu, puanları toplamaya başladı. Zamanında gelmesi, eşiyle ele ele yürümesi ve oğluyla birlikte olması artı getirdi. Kendinden emin tavrı, pozitif enerjisi de mühim elbette…

Gelelim eski Başbakan, Bakan, Meclis Başkanı Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım’a. Programa gecikmesi, gergin tavrı, eşiyle ve kızıyla birlikte ama el ele, yan yana değil önlü arkalı yürümesi dikkat çekti…

Babalar Günü dolayısıyla tartışma yöneticisine yapılan minik hediyeler de dikkat çekiciydi. Bir tarafta tesbih, bir tarafta Mustafa Kemal Atatürk imzalı kalem…

Gelelim beklenenden daha sakin geçen programa…

İki adaydan en ikna edici olan, kendine özgüveni hissedilen, devamlı gülümseyen, sakin, hak yemeyen ve yedirmeyen İmamoğlu oldu…

Rakibinin söz hakkına gasp etmedi. Ettirmedi de…

Öte yanda Yıldırım sık sık söz kesti. İmamoğlu, saniyeleri saydı…

Sonuçta rakibine saygısı, aile fotoğrafı çektirme teklifiyle, 20 TL ile anlatılan seçim iptali yorumuyla vs İmamoğlu, tüm artıları topladı gitti…

Ama hakkını yemeyelim Yıldırım da uyumlu bir tablo çizdi. O da hediye vermeyi ihmal etmedi, fotoğraf çektirmeyi kabul etti, çay içmeyi teklif etti vs…

Ama inandıramadı. 17 Yıldır süren iktidarlarının ve bugüne kadar yapılan hataların belki de bedelini ödüyor olmanın endişesi ile gerginliğini atamadı…

 Bir tarafta gergin, bir tarafta sempatik iki aday portresi çizildi…

Hak, hukuk, kul hakkı, devlete saygı, bütünleştirme, kucaklaşma söylemleri önemliydi…

Ama genel itibariyle beklenen heyecanı yaratmadı. Karşılıklı daha vurucu açıklamalar yapılması beklenirken, oldukça durgun geçti…

Kim bilir belki de yıllardır unutulmuştu, adayların karşılıklı tartışma programında kendini anlatması…

Belki de montaj korkusuyla adaylar ağızlarından çıkacakları, kılı kırk yararak söyledi…

Ama sonuçta öyle veya böyle anlamlı bir adım oldu. Sonuca etkisine gelince; İmamoğlu’na artı yazdı…

Ne diyelim #HerŞeyGüzelOlacak…