Antalya’da
kurumlar arası işbirliği ve diyalogla, güçlerin birleştirilmesi, doğru zamanda,
doğru programlarla çok güzel işler yapmak mümkün…
Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün genç Müdürü Abdullah Çalışkan ve kadroları da güzel işlere imza atmaya çalışıyorlar…
Dün gerçekleşen bir etkinlik dolayısıyla bir
araya geldiğimiz ve kısa sürede pek çok konuya değindiğimiz Müdür Çalışkan’ı oldukça donanımlı ve erkek
egemen toplumda cinsiyetçi bakış açısının dışında kalmış bir rol model olarak
gördüm…
Elbette her şey ekip işi. Başkan yardımcılarından şeflerine, birim amirlerine ve sade işçisine
kadar en önemli alanda, şiddet ve istismar mağduru kadın ve çocuklarla
ilgilenen, onları tekrar yaşama tutunduran herkese teşekkürler…
Ama yetmiyor…
Sorun
büyük ve geçmişe dayalı. Bugün bazı politika ve
söylemler şiddeti artırabilir ama asıl mesele şiddeti önlemek, kadın-erkek
eşitliğinin sadece yasalarda kağıt üzerinde olmadığını hayata geçirebilmekte…
Bu
yerel yönetimler ve bakanlıklar, sivil toplum örgütleri, iş örgütleri ve
üniversite ortaklığıyla yapılabilir…
Çok daha fazla toplantı, eğitim olmalı…
Hukukçular
da eğitimciler de yazarlar da senaristler de televizyon programcıları da köşe
yazarları da hepimiz daha fazla konuya temas
etmeliyiz…
Çünkü maalesef en eğitimlimiz de eğitim
almayanımız da aynı hataya düşüyor…
Cinsiyetçi
rol dağılımı sonucu adaletsiz bir yükle karşı karşıya kalan kadınları hayatın
her alanında güçlü kılmak ve eşitliği sağlamak hepimizin görevi…
Bu arada hazır yeri gelmişken yeni bir seçim
öncesinde kadın sığınma evleri konusunda belediye başkanlarının ve adaylarının
projelerini duymak istiyoruz…
Elbette gönül ister ki ihtiyaç ortadan
kalksın. Ama bu bir ihtiyaçsa cevap vermek ve karşılamak da herkesin görevi…
Hem de yasalarla verilmiş bir sorumluluk…
Bu sorumluluktan kaçmamak lazım…
Antalya
Valimiz Münir Karaloğlu’nun da bu konuda takipte olduğunu biliyorum…
Dileğimiz şiddeti önleyici politikalarla
ihtiyacı yakın zamanda sonlandırmak…
İnanıyoruz mümkün…
Şiddet,
bir insan hakları ihlalidir ve şiddetin dili, dini, ırkı, cinsiyeti olmaz…
Gerekçesi
de yoktur, mazereti de…
Lütfen suskun kalmayalım!