Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, 13 Ocak Çarşamba gününe ertelenen Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ‘serbest kat’ kararını savunmuş. Avukatlık ve siyasi tecrübesiyle yalnız savunmada kalmamış, aba altından sopa da göstermiş…

 

Bir kere Başkan Esen, konunun bir parsel ya da adaya dönük gündeme alınmadığını, kanun gereği zorunluluktan yapılan değişiklik olduğunu, zaten diğer belediyelerde de bu kararların alındığını ifade etmiş. Ama eleştirilen husus bu değil ki! Neden karar alınmadan bir projeye ruhsat verildiğiydi…

 

Ki Liman bölgesindeki Fenix’in projesine ilişkin ruhsat iptali davası da Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nce açıldı. Burada yatırımcının bir suçu yok aslında. Belediyenin kusuru, ortada plan notu değişikliği yapmadan karar vermesi. Büyükşehir Belediye meclisi kararını beklememesi…

 

Bunun izahını alamadığı için Pazartesi günü meclisi terk ettiklerini açıklayan AKP’li ve MHP’li üyelere cevaben Başkan Esen, “Yatırımcıyı mağdur etmemek için ilk başvuruyu iptal ettik, ikinciyi kabul ettik” demiş…

 

Elbette kimse mağdur olmasın da kent de mağdur olmasın, hukuk da mevzuat da yara almasın. Nihayetinde süreci hızlandırmak için Akdeniz Üniversitesi’nde ‘Millet Bahçesi’ diye yola çıkılan ama rezidans projesine dönüşen beton kütlesinde de kafası karışık halkın…

 

Henüz bir tartışma sona ermeden ikinci tartışma…

                                                                   

Yılların siyasetçisi Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü durur mu! Başkan Esen’in attığı pası değerlendirmiş. Yasal zorunluluğu kendilerinin de yerine getirdiğini ama şaibeli bir karara imza atmadıklarını, ruhsat vermediklerini bildirmiş…

 

“Meclis üyelerimizin kafası karışık” demiş…

 

Sonuçta karar çıkmış ama oyçokluğuyla. Hem AKP hem MHP grubu karara oy vermemiş…

 

 

Eminim ki başka partilerden de oy kullanmayan vardır. Ya da o gün mazeret bildirip meclise gelmeyen…

 

Keşke ortak akılla, meslek odalarıyla iletişimle, görüşerek kararlar alınsa. Ne Ankara’dan ne yerelden kentleri hançerleyen ya da kişisel haksız zenginleşmeye neden olan kararlar alınmasa…

 

Keşke…

 

Bu kent hepimizin. Birlikte daha iyiyi, daha güzeli bulmak varken, ‘ben yaptım oldu’ olmuyor. En basit konularda prosedüre takılan vatandaşın yanında, prosedür atlanan kişi ya da imtiyazlı firmalar olmamalı…

 

Konumuz kişiler değil ama anlayış. Telafisi olmayan bir tahribatla kimse karşı karşıya bırakmalı kentlerimizi…

 

Hepimiz Antalya’yı çok seviyoruz. Halkın oylarıyla gelenlerin de sevdiğine inanıyoruz ama halka rağmen yönetim ısrarında olmamalılar…

 

Katılımcı demokrasiyi her alanda uygulamalılar…

 

O zaman onlar da biz de rahat ederiz…