Kısa ömrüne ne devrimler sığdırmış, vatanını kurtarmakla kalmayıp cumhuriyeti kurmuş, yoktan memleketini inşa etmiş, eğitimi, üretimi, sanayiyi ayağa kaldırmış bir lideri anlatmaya kelimeler de yetmez, şu küçücük köşe de. Dünyanın örnek aldığı, kıskandığı ve hala mirasını yediğimiz O liderin, liderimizin önderliğinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yılına, saatler kaldı. Padişahlıktan Cumhuriyet’e geçişin bu önemli adımı, egemenliğin ulusa verilişi ve dünyanın ilk çocuk bayramı öncesi yaşadığımız duygu seli her yıl bir öncekinden daha derin ve yüklü…

 

39 yaşımda ilk kez evde olacağım, 23 Nisan’da herkes gibi. Çocukluğumdaki bayram kutlamalarından her yıl engellemelere rağmen yaptığımız 23 Nisan törenlerini, fener alaylarını içselleştirmiş, halkla iç içe kutlamalara alışık biri olarak zor geliyor….

 

Gerçi hangisi kolaydı ki! Yakın geçmişimizde milli bayram kutlamalarından halkın çıkarılmasıyla oluşan barikatlı çelenk sunma törenleri mi…

 

Yoksa protokolün ısrarla halkla olmak yerine günün anlam ve önemine karşın alternatif çabalara girmesi mi…

 

Varsın olsun herşeye inat, herşeye rağmen halkın coşkusu hiç engellenemedi. Bu yıl da korona bu coşkuyu engelleyemeyecek…

 

Ama içime dokunanları, içimize sinmeyenleri de aktarmalıyım. Adım adım milli egemenliğin yerini tek adam iktidarının aldığı bir ortamda aslında en büyük isyanı etmesi gereken milletin vekilleri…

 

Artık söz hakları bile kalmadı desek yeridir. Bir iki dakikalık meclis konuşmalarıyla kendilerini tatmin etmeye çalışsalar da farkındalardır herhalde, yaşanan tahribatın…

 

Şimdi hepimizin halk, aydın, siyasetçi ya da akademisyen vs şapkamızı önümüze koyup düşünmek ve tahribatı geriye çevirmek zorunluluğumuz var. Atamızın emanetine sahip çıkamadık. Koruyamadık. Cumhuriyet ve kurumları tahrip edildi. Demokrasi rafa kalktı, adalet sistemi çöktü, yasama erki etkisizleştirildi, sağlık, eğitim paraya endekslendi, üretim bitti, ithalata bağlı sanayiyle ülkemizi esir ettik…

 

Gelin bugünden tez yok nasıl yıkımı geri çeviririz düşünelim…

 

Bu arada Meclis Başkanı’nı da şu ortamda yaptığı söylemler ve tartışmaları nedeniyle esefle kınıyorum. Askeri-sivil meclis, ilk meclisti değildi tartışmaları o makamı işgal eden birine yakışmıyor…

 

Atamızı ve halkımızı daha fazla yaralamayın…

 

ÇOCUKLARIN BAYRAMI

 

Dünyada çocuklara bu derece önem veren ve bayram hediye eden tek lider, Atatürkümüz. Fotoğraflarına bakarsanız onlarca çocukla verilmiş samimi kareleri bulursunuz. Hepsi doğal, düşünülmemiş kareler…

 

Ve geleceğimizin mimarı gördüğü çocuklarımıza ülkemizi emanet etmiş. Cumhuriyet’i emanet etmiş…

 

Peki ya bugün. Çocukların kafasına otobüsten hediye atan yöneticiler, çocukların kumbarasından çıkan harçlığını bağış kabul edenler…

 

Üzgünüm, çocuklar. Size yaşatılan bu tablo için. Ama biliyoruz ki sizler Atatürk’ün izinde gerçeği gören, sorgulayan çocuklar olarak bugünleri atlatıp, çağdaş Türkiye’nin ayağa kalkmasına el vereceksiniz…

 

Bayramımız, bayramınız kutlu olsun…

 

Her şey için minnettarız Atam…

 

Saygı, sevgi ve özlemle…