Bundan önceki yazımı Aralık ayında yazmıştım. O günden buyana pandemi derken ve sağlık sebeplerinden dolayı sizlerden uzak kaldım.

 

O günden bu yana herkes gibi pandeminin cenderesinde kendimizi korumaya çalıştık.

 

Bir yandan sürekli hareketsiz kalmanın verdiği ve de engelliğimizin sağlık sorunlarıyla uğraştık. Ama hayat devam ettiği sürece sorunlarımız bitmiyor giderek artıyor. Mevcut yönetim pandeminin koşullarını bahane ederek bir yandan SGK’nın sut uygulamalarıyla haklarımızı tırpanlarken bir yandan da genelgelerle yasal haklarımızı kısıtlamaktadır.

 

Biz engellilerin kronik hastalıkları pandemi sebebiyle düzenli kontrolleri yapılamamaktadır. Engellilerin sorunları ağırlaşmaktadır. Erişimde sıkıntılar yaşanmaktadır.

 

Engelli çocuğu olan anneler çocuklarına bakamamaktadır, evde sürekli kalan engelli rehabilite olamamaktadır.

 

Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri de uzaktan bakmaktadır. Engellinin almakta olduğu yardımla bu pandemi ortamında sorunları çözülüyor sanıyorlar. Sosyal hizmet uzmanları ve psikologlarıyla engelliye ve ailelerine destek olmamaktadırlar.

 

Mevcut yönetimin bakış açısı bu olunca, geçtiğimiz akşam bir televizyon kanalına konuşmacı olarak katılan Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ferman’ın ülkedeki ekonomik sorunlardan bahisle örnekleme olarak biz engellileri ve ailelerini kullanması, bilim insanı olamayacak kapasitedeki yönetici konumundaki (titri ne olursa olsun) bir zatı muhteremin sözleri bizleri üzmüştür. Toplumu eğitemezsen, rektör seviyesine getirdiğin ve atadığın bilim insanları da böyle saçmalıklar üretirler.

Böyle bir toplum ferdi olarak ben engelli değilim.

 

İstediğimiz kadar Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalayalım, yasalar çıkaralım lafı güzaf!

 

Bilgilerini, düşüncelerini kullanamayan insan toplulukları içinde gezdikçe varsın ben engelli olmayayım.

 

Sayın Rektör aman ha hesap vermeden istifa etmeyin bir insan olarak biz de açtığınız yaraları kapatamazsınız!

 

Tepkisiz Toplum, Etkisiz Toplumdur!