BİR seçim dönemi daha bitti. Sayın Türel gitti , Sayın Böcek  geldi. Gidene hizmetleri için teşekkür edip “Geçmiş olsun!” diyelim, gelene “Hoş geldin!” deyip başarılar dileyelim. Birkaç fıkra anlatarak, seçim kampanyası gerginliğini atıp gevşeyelim!..

 

BİR eski Milletvekili vardı. Şevki Yılmaz. Kesinlikle şeriatçı felsefeyi savunmadan duramaz. İşte bu nedenlerle, AKP’lilerin anaç partisi olan Refah Partililer ve İslamcı basın tarafından şiddetle övülmekte ve savunulmaktaydı. Bunu gören bir yazar adı geçenin yaşamöyküsüne bakar: ‘Yüksek İslam Enstitüsü mezunu olup bir süre Kuran Kurslarında hocalık yaptı.’ Yazıyor baktığı yerde.

_Gelin de merak etmeyin, diyor, acaba bu Şevki Yılmaz, o kurslarda daha kaç Şevki Yılmaz yetiştirmiştir?..

 

BİR politikacı bir ‘bilge’ye sormuş: “Kaç türlü dost vardır?

Sıralamış bilge:

“Bazı dostlar ekmek gibidir, su gibidir. Sen onları her gün ararsın.

 “Bazı dostlar ilaç gibidir, sen onları gerekince ararsın.

 “Bazı dostlar da hastalık gibidir. Onlar seni arar bulurlar.” Bir tane daha eklemiş ünlü gazeteci Hasan Pulur: “Bazı dostlar da şemsiyeye benzer, demiş, yağmur yağınca ortadan kaybolurlar!..

 

YAMYAMLAR yiyecek bulamayınca komşu ülkeye bir satın alma heyeti göndermişler. O ülkede yemeklik adam bolmuş. Bu farkın nedenini sormuşlar:

2 Dolarlıklar politikacılardır, yanıtını almışlar, temizlenmeleri çok zordur, bu nedenle ucuzdurlar!..

 

YAZAR Melih Aşık’tan da bir fıkra: “Haydar Ağa Adalet Partisi Milletvekili olarak ayrıldığı TBMM’ye Anavatan Partisi Milletvekili olarak dönmüş bir tarihte. Bu nedenle siteme uğrayınca şu fıkrayı anlatmış kendisine sitem edenlere: “Bir kızı, istemeye istemeye başka bir köye gelin vermişler, demiş,  Kocası askere gitmiş. Kız kalmış yalnız. Bir gün çeşme başından geçerken diğer kızlar yolunu çevirmişler: “Oğlanın babası geceleri sana geliyormuş, demişler, essah mı kız?”

Mutsuz taze burnundan solumuş: “Öyle olsa ne fark eder?” demiş, “Ben bu köye istemeye istemeye gelmişim. Ha o olmuş ha bu! ” Sonra eklemiş Haydar Ağa: “Ben düşmüşüm buraya bir kere  demiş, Ha AP, ha ANAP… Ne fark eder?”

 

BİR DE seçim yasağı öyküsü: Zoraki Demokrat bir ülkede seçmenin biri eline verilen içi pusulalı seçmen zarfını açmak isteyince görevli sandık memuru: “Heyy!.. demiş, ne yapıyorsunuz?”

_ Bir şey yaptığım yok demiş seçmen, sadece kimi seçtiğimi bilmek istiyorum. Açmak isteyişim bu yüzden…

_ Olmaz öyle şey, demiş memur. Seçimin gizli olduğunu bilmiyor musun?

 

KARADENİZ kıyısındaki bir otele ‘tam pansiyon’ gelen İstanbullu turist 2. günün sonunda isyan etmiş: “Acente bize, demiş, ‘Yemekte seçim serbest!’ demişti. Oysa iki gündür hamsiden başka bir şey yok mönüde. Nerede serbest seçim?” Otelci pişkin pişkin açıklamış:

_ İster yersiniz, ister yemezsiniz, demiş, işte size serbest seçim!.. Ben size yemek zorundasınız mı dedim?..

Bu sonuçların tüm ülkemiz için hayırlı olmasını içten diliyor, sağlıklı ve mutlu nice seçimlere diyorum!..