Bayrama sayılı günler var, 9 günlük tatili değerlendirme telaşı iyice arttı..

Kuşkusuz Antalya, yerli tatilcilerin ilk tercihi oluyor..

Bunun için de bayram tatilini Antalya’da geçirmek isteyenlerin otel ve ulaşım telaşı iyiden iyiye arttı..

Medyaya bakarsanız Antalya’da tüm otel, motel, tatil köyü, pansiyonlar, hatta apart oteller bile dolu..

Turist sayısı için sürekli rekor haberi yapanlar, bayram yaklaşınca adeta coştu..

Bakınız DHA’nın son haberinde ne deniyor :

“Dünyanın en çok yabancı turist misafir eden kentleri arasında üçüncü sırada yer alan Antalya, 2019 yılında yeni rekorlar kırmaya devam ediyor. Sezonun ölü dönemi olarak nitelendirilen ocak-şubat-mart aylarında geçen yıllara göre yüzde 50'ye yakın artışlarla büyük başarı yakalayan kent turizmi nisan ayında 1 milyon rakamını aşarken, mayıs ayında ise üç rekora imza attı”

Haberin devamında ise rekor üstüne rekor iddiası günler bazında ortaya konuyor..

Pekala gerçek öyle mi ?

Bayramda Antalya’da yer yok mu ?

Tüm tesisler tam kapasite ile mi çalışacak ?

Bunlar tamamen abartı..

Medyatik yöneticilerin, her bayram öncesi benzer haberleri yaparak TV ekranlarında boy gösterenlerin marifeti bunlar..

Bir örnek vereyim, geçen yıl da bayram tatili 9 güne çıkarılmış, yine ‘Bayramda rezervasyonunuz yoksa Antalya’ya gelmeyin’ çığırtkanlığı yapılmıştı..

Otomobili ile Ankara’dan yola çıkan akrabam, tatil süresince Akdeniz ve Ege sahillerinde istediği otel, motel, pansiyonda rahatlıkla yer buldu..

Bu bayramda geçen yıllardan farklı değil..

Nitekim Antalya’nın çekirdek kenti tarihi Kaleiçi’ndeki otel ve pansiyonların büyük bölümünde boş oda olduğu haberleri bazı gazetelere yansıdı..

Her şeyi olduğu gibi turist sayısını da abartmayı alışkanlık haline getirdik..

İki ana pazar Rusya ve Almanya ağırlıklı olmak üzere geçen yıl Antalya’ya gelen toplam turist sayısında 13 milyon 642 bin kişiyle tüm yılların rekoru kırılmıştı.

 Antalya'da bu yılki hedef ise Antalya Valisi Münir Karaloğlu ile turizm sektörü temsilcileri tarafından 16 milyon olarak açıklandı.

16 milyon turist hedefine ulaşılabilir, hatta üstüne çıkılıp, 20 milyon da olabilir..

Burada önemli olan turist sayısından çok turizm geliri..

Daha da önemlisi turizm gelirinden Antalya’nın, Antalya esnafının payını alması..

İşte bu noktada patinaj yapıyoruz..

Çünkü ‘ Her Şey Dahil’ sitemiyle sudan ucuza oda satıyoruz..

Uçaktan inen turist, otel ya da tatil köyüne giriyoruz,tatili bitince uçağa binip ülkesine gidiyor..

Adamlar 24 sat tıkınıyor, içki su gibi akıyor..

Yani Antalya’ya tatile gelen turist Antalya’yı görmeden geri dönüyor..

Zaten ekonomik olarak sıkıntılı bir dönem geçiren Antalya’nın, Antalya esnafının patlayan, çatlayan turizm sezonundan kazancı yok gibi..

Antalya, 16 milyon turist beklentisine girerken, diğer ülkeler turizm politikalarından asla taviz vermiyor..

Antalya’nın hem tesis, hem de yiyecek içecek kalitesi turizmdeki diğer rakipleriyle kıyaslanmayacak kadar üstün..

Bir hafta gezdiğim İtalya’da 4 yıldızlı bir otelin konforu, Antalya Konyaaltı’ndaki bir pansiyondan çok aşağıda..

Otellerde sadece sabah kahvaltısı veriliyor, o da bir kuruvasan, bir dilim peynir, bir küçük paket reçel..

Turist öğlen ve akşam yemeklerini dışarıda yemek zorunda..

Adamlar esnafını düşünüyor, tarihi ve kültürel değerlerinin ziyaretlerinde Euro bazıda yüksek fiyat uyguluyor..

Biz her şey dahil ile 16 milyon turist için göbek atarken, sadece Başkent İtalya 48 milyon turisti ağırlıyor..

48 milyon turistin Roma’ya bıraktığı parayı, bir de bizim ‘rekor üstüne rekor kırdık’ diyerek ağırladığımız 16 milyon turistin bıraktığı parayı düşünün..

Demek ki çatlama, patlama sadece sözde, yazıda ve ekranda kalıyor..

Gerisi boş..